Yeni evim

7.1K 249 8
                                    

Herkes çıktıktan sonra Lissa yanıma yaklaştı "üzülme senin yerine bende gidebilirdim" dedi o an içimdeki büyün öfkeyi gözlerimle Lissa ya karşı kustum ve "ne yazık değil mi ama, nedense evlenen ben olacağım" dedim.Lissa az önce bana yaptığı konuşmadan bin pişman olarak başını öne eydi.kapının arkasından sesler gelmeye başladı ve artık yüzleşme zamanı gelmiş demek oluyordu bu.
Kapı açıldı önde kral bir yanında annem diğer yanı da babam salona göz gezdiriyorlardı.5-6 saniyelik bir bekleyişden sonra babam krala yemek masasını taktim etti.Kral bir süre daha etrafı süzdü ve kendinden emin duruşu ile harekete geçti.kahverengi gözleri bir kartal kadar keskin duruyordu sanki heran yüreğini gözleriyle yerinden sökecek gibi, kısa kesim kahverengi saçları ve yapılı vücudu gerçekten onu çekici yapabilirdi zindanımın gardiyanı olmasa tabi.yanımdan hızla geçerken beni sanki hiç farketmediğini düşündüm ama sonra onun kibirli İngiliz genin taşıdığım aklıma geldi , ne küstahlık....
Masada yerlerimizi aldık.masanın bir ucunda aile reisi babam ve diğer ucunda müstakbel kocam Edward vardı.Babam ilk önce bir konuşma yapacak gibi ayağa kalktı ama sonra bu yemeğin gerçek bir evlilik yemeği olmadığını anladı ve geri oturdu.Yemek boyunca Edward umursamaz tavırlar takıldı aslına bakılırsa o akşam kimse orada olmak istemiyordu barış sağlansın anlaşma mühürlensin ve olay kapansın istiyorlardı ama bilmiyorlardı ki bu evliliğin aradaki husumeti bitirmeyeceğini...
1-2 saat herkes yemeği ile oynadı ama o akşam herkes haddinden fazla içti.Ben bile içtiğine göre gerçekten de herkesin ihtiyacı var demekki.

~~~~~~&~~~~~~

Gün ağarırken başımda oluşan bir ağrı ile kalktım anlaşılan dün gece dozu fazla kaçırmıştım ve bu ağrı bana lazımdı çünkü bugün olacak hiçbir şeyi hissetmemem için bu ağrı bana lazımdı...
Dadım Pamela'nın odaya girmesiyle bu düşüncelerden sıyrıldım.Sevgi dolu bir şekilde yanıma geldi "hadi bakalım küçük hanım hazırlanman lazım çoğa  kalmaz yola çıkarsınız 1 -2 saate yeni hayatına doğru" dedi.Ne büyük mutluluk yeni hayatım.Eğer beni gerekten seven bir eşim olsaydı evlendiğim insan ve her normal insan gibi normal bir evlilik yapmış olsaydım Dadımın bu sözleri üzerine kımıldamam ve kocamla geçireceğim ilk gecenin hayalini kurmam gerekirdi, ama ne yazık ki bu vasıflardan hiçbirine sahip değilim, değiliz...
Usulca ayaklarım üstünde doğruldum, etrafıma bakmaya başladım.Yatağım, aynam, dolabım, masam, perdelerim, halılarım, tarağım, elbiselerim.. artık hiçbiri bana ait olmayacak eşya yığınları.Her sabah güne bu odada başlamama rağmen bu eşyalar nedense bugün ki kadar anlamlı gelmemişti bana, sanki bişeyler anlatıyorlardı ama ne?belkide veda ediyorlardır...
Bu hayal buhranını bir kenara bırakma zamanı geldi artık Cat ayağa kalk ve yeni hayatına kucak aç artık ne olacaksa olacak ama illaki olacak!!

Ben bu düşüncelerdeyken odama yine birçok hizmetçi dolmuştu, kayıtsız itaat etmeye zaten alışık olduğum için beni istedikleri gibi sürüklemelerine izin verdim.İlk önce dünkü kadar iyi hissetmediğim sıcak suya soktular beni. gül yapraklarını tenimde dolaştırarak sürtmeye başladılar.sonra alelacele küvetten çıkarıp çıplak tenimi kurtulamaya başladılar, çok geçmeden başka bir grup saçlarıma ellerini daldırdılar zarif bukleleri omuzlarıma dökmeye başladıkları sırada bir elde yüzümde dolaşmaya başladı.tam herşey bitti derken Dadım elinde en sevdiğim renkte elbise ile yana yaklaştı ve "bunu giymelisin" dedi sanki karşı çıkacak Halim varmış gibi...elbisemin vücudumdan süzülüp eteklerin yeri süpürmesine kadar geçen süre boyunca bir heykel gibi hareketsizdim ama en son korsemi ölümcül şekilde sıktıkların gerçekten de tepki verme zamanı gelmişti diyerek çığlığı bastım, ama artık kimse sesimin şiddetini algılamıyordu sanki işlerine kaldıkları yerden devam ettiler kısa bir esden sonra.İşleri bitip odayı terk ettiklerinde kendimi aynanın karşısına attım.Tam bir Fransız asaleti ile bezemişlerdi beni bugün, üzerimdeki şeylerden sadece elbisenin rengi beni yansıtıyordu gerisi babamın ihtişamı ve göşterişi.
Birden odamın kapısı vurulmaya başladı kısa ve kesin bir şekilde "gel!" Dedim. kapı usulca aralandı gelen annemdi.Bu olaylar olmaya başladığımdan beri odama uğramayı bırak yoluma çıkmayan annem bugün karşımda sanırım küçük kızına acıdı ve son kez gitmeden önce vicdanını rahatlatıp uğurlamak istedi beni yani yine kendini düşünüyordu klasik annemdi sonuçta.Yavaş ve temkinli bir şekilde yanıma geldi buğulu gözlerle "kızım" diye söze başlayıp elini saçlarıma götürdü sanki tenime soğuk bir hançer deymiş gibi irkilerek geri adım attım
"sence de artık geç değil mi anne böyle hüzünlü hüzünlü konuşmaya başlamak için" dedim bir hışımla.
Annem vereceğim tepkiye kendini alıştırmıştı belli ki çok fazla sarsılmadı.Her zaman ki gibi temkinli davranarak konuşmaya başladı
"Cat artık unut olanları. böyle hem kendine hem çevrene zarar veriyorsun unutma senin hayatın birçok insanı kurtardı" dedi
"yeter! Hepiniz aynı şeyleri söyleyip duruyorsunuz birçok kişinin hayatı birçok kişinin hayatı diye ya benim hayatım anne ya benimki? Ben ne olacağım hiç düşündün mü? Küçük kızım diye sevdiğin benim, benim hayatım!!"dedim.
Annemin artık söyleyecek kelimesi kalmadığının göstergesi olarak odama gelme nedenin ortaya çıkardı.Aile yadigarı kolyemizdi.Ben küçükken bu kolyeyi Lissa nın alacağına emindim ama annem şimdi onu bana uzattı "Baban bunu takarak ailemizi temsil etmeni istiyor" dedi, kesin ve net bir şekilde.
"onu takmayacağımı biliyorsun geri götür" dedim.
Annem beni geçerek yatağıma doğru ilerledi komidinin üzerine kolyeyi koydu ve
"Bu kadar öfkeni anlıyor alabilirim ama senin ailemiz adına bu kadar küstahca davranmanı asla anlayamam Katerina, şimdi istediğini yapmakta özgürsün ama unutma köklerin ve de ataların burası" dedi sözünü bitirir bitirmez
"beni bu duruma düşüren atalarımı tabikide unutmayacağım anne tabiki de" dedim ama bu sözlerimin ne kadarını annem duydu bilmiyorum.
Son sözlerini söylerken anneme kapı sertçe kapandı ve geriye yüzü göz yaşları ile ıslanan bir prenses ve aile yadigarı kolye kaldı...
Tüm haftanın ağrısı, sızısı, hıncı döküldü gözlerimden, sesim kısılana, gözleri şişene ve göz pınarlarım kuruyana kadar ağlayabilirim.Ama Dadımın odaya girmesi ile sakinleştim biraz
"sakin ol küçük hanım birazdan yola çıkıcaksınız kimse sizin gözyaşlarınızı görmemeli hiçkimse ama hiçkimse " dedi.Haklıydı acizliğimi ezikliğimi kimseye göstermeye niyetim yoktu derhal toparlandım üstümü başını son kez düzelttim ve dadıma
"hazırım artık başlayalım yada bitireli şu işi" dedi.
Gurur duyan gözlerle bana bakan dadımın yanından geçerek kapıya yöneldim.Bir daha bu saraya gelemeyeceğimi bu odayı göremeyeceğimi biliyordum.Son kez kapıdan arkamı dönüp baktım ve tüm yaşamım boyunca vaktimi geçirdiğim mekana göz gezdirdim usulca bir nevi veda ettim hepsine tek tek...Dadımın önümde belirmesiyle uzun bir veda olduğunu anladım
"hadı kızım herkes aşağıda" dedi odamla ne kadar uzun vedalaşdıysam evimle de o bir o kadar kısa tuttum vedamı.Kapının önüne geldiğimde Edward çıktan kar kadar beyaz atına binmişti bile.Ailem onlarla vedalaşacağımı sanıyordu belli ki sıraya dizilmişlerdi.Dışarı doğru adımımı attığım anda babam kollarını açarak Katerina diye fısılsadı ancak duyan kim? hızla tüm aile üyelerimin yanından geçerek bana hazırlanan arabaya bindin dadımında arabaya binmesi ile artık yeni hayatıma doğru yol almaya başladık.
Zor olacaktı bu gelecek bana ama alışacaktım olmadı İngiltere'nin en büyük kilisesine kendimi asar ve ölmeden öncede üzerine bir not iliştirirdim "Sevgili Aileme" diye.Arabanın ahenkli sallantıları uykumu getirmişti daha fazlada direnecek değildim zaten.çok geçmeden göz kapaklarıma teslim oldum.
Dadımın ismimi zikretmesiyle uykumdan uyanmıştım akşam olmuştu Dadım "burada konaklayıp yemek yiyeceğiz Cat" dedi ona onaylayan bakışlar atarak kendini arabanın dışına bıraktım.
Gece olmuştu sanırım gökyüzü zifiri karanlıklar saçıyordu çünkü.Etrafa bakındım muhafızlar etrafı gözlüyordu bir asker ateşle uğraşıyordu biri de Edward ın yanındaydı birşeyler konuşuyorlardı.Dadım yanıma geldi ve "biraz ısınman için ateşe yaklaşmalısın kızım" dedi.
"niye buradayız halbuki ki yola devam edebiliriz" dedim.
"burada kısa bir süre kalacağız anlaşılan çünkü konuşmalardan anladığım kadarıyla bizi gece kimse görmeden saraya sokmayı planlıyor Kral"dedi.
Haksız sayılamazdı yaptığı kimse düşman Krallık'tan gelin alan bir Kralın şehirden salınarak geçmesini istemezdi.1 saate yakın konakladıktan sonra Edward atına yöneldi bu "Gidiyoruz Hanımlar" demekti. dadımla tekrar arabaya yöneldik.2-3 saat sonra İngiltere topraklarındaydık etrafın geniz yakan kokusu gösteriyordu bu gerçeği.Çok geçmeden araba durdu ve bir asker "Kraliçe" diyerek kapıyı açtı.
Temkinli ve tam bir Fransız nezaketi ile askere elimi uzatarak inmeme yardım etmesine izin verdim.Etrafa bakındığım da Edward ın çoktan sarayın kapısından içeri girdiğini görüyordum.
Biraz geriledim ve yeni evine şöyle bir göz gezdirdim.Yeni zindanım burası ama çoğu insan buraya evim demek isterdi biliyorum.Ne acı bir durumdu benimkisi ama...

EsaretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin