9.BÖLÜM ~Kıskanmak~

En başından başla
                                    

"Gedecen dimi geri. Peki nasıl bıraktılar o zalimler seni?"

"Berken getirdi. Nedeni Emir rica etmiş."

Bu sefer Fatma ayaklanıp Emir'i odasına yolladı. Şimdi kızının yanı başında oturup elini kızın yanağına koydu ve soluksuz sorular sordu.

"Saburer'ler sana kötü davrandı mı?Eziyet ederler mi? Zarar verdiler mi sana? "

"Sakin ol anne ben iyiyim kimse bana zarar vermedi. Devran ağa Boran ağa ve Birgül hanım benden nefret etseler bana eziyet etmeye çalışsalarda Berken buna pek bir firsat vermiyor. Bak anne Berken o kadar da kötü biri değil. O sadece-" Daha lafını bitirmeden anası bileğinden tutup kaldırmaya çalıştı.

"Kızım kalk oturma fırsat bu fırsat kalk babanıda Emir'i de alıp gidelim. Ağbeymin yanına İstanbul'la gidelim."

"Anne hiçbir yere gidemeyiz."

"Kızım korkmayasın ben abime telefon ederim. Yarı yola kadar gideriz, sonra dayın bizi alır."

"Hayır anne Şanlıurfa'dan bir yere gidemeyiz. Dayıma sakın telefon etme. Hem Sait Berken'in elinde. Berken
Sait'i tutsak etti. Ona zarar gelsin istemiyorum. Hem biz niye gidelim burası bizim evimiz, burası bizim şehirimiz. Benim babam suçsuz bunu da Saburer'ler görecek işte o zaman Berken benden boşanıcak. "

"Kızım sen napacan bu Saburer'lerle korkarım sana zarar vermelerinden."

"Sen merak etme anne hiçbir şey yapamazlar... Hem biliyor musun Berken'in bir sevdiği var. Az önce beni buraya getirirken beni indirip onu bindirdi. Hı bide biliyor musun yolun ortasında birbirlerine sarılıldılar. "

Bu bir kıskançlık mıydı? Kıskançlık değilse neydi? Fatma böyle düşününmüştü. Gözlerini korkuyla tedirgin tedirgin açarak kızına bakmaktaydı. "Kızım sen nedersin?Yoksa sen..."

Berdil annesinin düşüncelerini anlamış ve sözünü keserek,"yoksa ben ne? Benim hayatımı mahveden adama aşık olduğu mu söylemiyecektin değil mi? Anne ben salak değilim hele Berken'e aşık olacak kadar hiç değilim. Ben mutlu değilim, beni mutlu etmeyenler de mutsuz olsun isterim. Ondandır bu davranışım. Yoksa bana ne."

***

Günlerdir bu karşılaşmayı bekleyen Urfa'nın dekikanlısı Baran sevdiği kadın çağırdığı yere yani dav bahçesine gelince yüzünde güller açtı.
Dav bahçesi bir kafetaryaydı. Kafenin dışarıda kurulan sandalyelerinin etrafıda çeşit çeşit gülerle doluydu. Dav bahçesine sürekli gelen ve çok seven bir tek Baran değildi. En az Baran kadar seven birde Berken vardı. Oda Havin'i dav bahçesine getirmişti. Aralarındaki mesafe dört beş sandalyeydi. Ama arkaları birbirlerine dönük oldukları ve aralarında insanlar oldukları için birbirlerini şu anda göremiyorlardı.

Baran ve Helin karşı karşıya oturdukları sırada önlerindeki çayları yudumlamaya kalmadan Helin ayaklandı. Baran bir hata mı yaptım dercesine bakarken,"Helin nereye ? diyerek sordu.

"Ben gideyim şimdi bi gören falan olur. Hiç yakışık olmaz."

"Ama geleli daha on dakka bile olmadı."

"Ağbim konağa dönmeden gideyim." Diyip gittiği esnada bileğinden tutan eller onu durdurdu.

Helin bedenini Baran'a döndüğünde Baran da ayaklanmıştı. Baran hâlâ bileğinden nazikçe tutuyordu. Ne olucak şimdi diye düşünürken Baran söze başladı.

"Helin biliyosun ben sana sevdalıyım. Sen beni severmisin sevmezmisin ben bilmem. Eğer gönlün bende değilde başkasındaysa işte o zaman yoluma bakarım bir daha yoluna çıkmam."

BİR GÜLÜŞE BİR ÖMÜR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin