Kaçmaya çalıştığım cüretkar düşünceler beni günahkar mı yapardı, yoksa sadece insan mı?
Gerilen sinirlerim ve akmaya hazır haldeki çeşmelerim ile, kalabalık insan gruplarının arasından zorlukla geçerek çıkışı bulmaya çalıştığım sırada; omzumda bir el ve tam arkamda artık tanıdık olan bir nefes hissettim.
Jungkook.
Dövmeli parmakları sağ omzuma yumuşakça temas ediyorken bana bakıyor, beni gittiğim yönden farklı bir yöne ilerletmeye çalışıyordu. Yüzüne karmaşık bir ifadeyle baktım ve olduğum yerden, çivilenmişcesine tek bir adım bile kıpırdamadım.
Yüz hatlarım gerilmiş, ellerim buz kesmişti. Kanım çekilmiş gibiydi. Sıcacık ortama tezat, buz gibiydim o an.
Titrek bir sesle,
"Ne yapıyorsun?" Diye sordum.Beni duyduğunu sanmıyorum. Ama ne söylemeye çalıştığımı anladı.
Yumuşak bakan bakışları beni iyi hissettirmenin sınırından bile geçmiyordu.
Gürültülü müziği bastırmak ve sesini duyurmak için üzerime doğru eğildi ve dudaklarını kulağıma yaklaştırdı.
"Seni kaçırıyorum."
Yüzüne garip bir ifadeyle baktım.
Güldü.
"Çıkışı bulmaya çalışmıyor musun?" Diye sordu. "Haydi gel, gidelim buradan."
O gece seni, içimde, varlığından habersiz olduğum bir öfkeyle ittim Jungkook.
"Bırak beni!" Diye bağırdım. "Senin yardımına ihtiyacım yok benim."
Ben ilk kez birine bağırıyordum.
Ben ilk kez birinden bu denli nefret ediyordum.
Ve Jungkook, ben, ben...İlk kez birine aşık olmuştum.
Birkaç adım geriye doğru sendeledin. Gözyaşı akıtma izni tanımadığım, yanan gözlerime kenetledin bakışlarını.
Yüzünden ne hissettiğin anlaşılmıyordu. Ama ben bir şekilde anlıyordum. Belli etmemeye çalışsanda nedenini bilmediğin bu tavrım kızdırmıştı seni.
Ama bir şey demedin. Jungkook, hiç kızmazdın ki sen zaten bana. Haklı olsan da hep susar, ben tüm karanlığımı haykırırken yüzüne, sen yalnızca sakince dinlerdin beni.
Ama bilmezdin ki ben; sakinliğine bulanmış karanlığımda, senin tek bir vahşetine aciz küçücük bir çocuktum...
İçimdeki karmaşa beni öldürüyordu. Düşüncelerimi gömdüğüm mezar, kendime söylediğim bilinmezlik yalanı ile kavga ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ribcage | Jikook
Historical Fiction"Umarım tanrı, oğlu ile birlikte olduktan hemen sonra babasının dini vaazlarını dinleme yolunda bana şans diler." ' Baştan sona günaha batmış, çırpınış şansım olmaksızın boğuluyordum. Ancak tıpkı bir şeytan kadar da günahsız hissediyordum. Angst de...