Odanın kapısını araladığında tahmin ettiği gibi karısı üzerine verilen pijamaları giymiş, fakat yatağa girmemişti. Ön bahçeye bakan cam kenarından dışarıyı izliyordu.

- Uyumamışsın?

- Seni bekledim. Konuşmak istersin diye.

Kadının ağlaması dinmişti fakat dışarıdan vuran ışıkla bile kıpkırmızı olmuş gözler kendini belli ediyordu.

Tarık bir cevap vermeden gardroba hazırlanmış kıyafetlerden rahat, atletli şortlu bir pijama secti. Burada giyinme odası yoktu ve karısı kusura bakmazsa banyoda giyinmekle de uğraşamayacaktı. Pek utangaç karısı arzu ediyorsa kendisi arkasını dönebilirdi.

Nitekim Tarık gömeğiyle işi bittiğinde elini kemerine atınca kadın ışık hızıyla yönünü pencereye çevirdi.

Normalde sevimli gelen bu hali şu an sinirini bozmuştu. Ne vardı bu kadar çekinecek, kaç yıl olmuş da hala alışamamış mıydı.

Eline aldığı pijama takımını koltuğun üzerine diğer kıyafetlerin yanına çarpar gibi fırlatıp sesli bir soluk verdi.

Ufuktaki tartışmayı, eve ertelemek kararı şu an itibarı ile geçersiz olmuştu.

Dört kocaman adımla karısının yanına varıp kollarından tutarak kendine çevirdi.

Esma pijamalı beklediği kocasını bir parçacık baksırla bulunca gözleri refleks olarak kocaman açıldı. Adamın vücudunun ısısı tenini yakıyor, tertemiz, erkeksi kokusu başını döndürüyordu.

Gürültüyle yuktundu kadın. Kocasını isteyecek zaman değildi. Ama işte tam göz hizasına gelen köprücük kemiği işini hiç kolaylaştırmıyordu.

Kuruyan dudaklarını diliyle ıslatırken verdiği nefes adamın çıplak göğsüne çarpınca Tarık bir adım geri gitmekle kadının üzerine saldırmak arasında ciddi bir kararsızlık yaşadı.

Hayır bu kadar da zayıf bir adam olamazdı. Bildiği yirmi üç yılı kadınsız geçmişken şimdi, üstelik daha bu sabah öyle tatmin olmuşken, yokluktakiler gibi kadının nefes alışverişinden bile etkilenmesi affedilir değildi.

Sıkıca gözlerini yumup ana dönmeye çalıştı. Az evvel konuşacağı şeyler vardı. Hatta hesap soracaktı. Evet evet, hesap sorup kızacaktı. Neye kızacaktı?

Kadın vücudunu böyle aç gözlerle süzerken bir parca dikkati dağılmıştı. Kızması gereken konuyu hatırladığında kesinlikle ona bir daha yapma falan diyecekti.

Bir eli kızıl buklelere dalarken, diğer elini çenesine yaslayıp göz teması sağladı.

Başını eğerek burnunu kadının alev almış yanağında gezdirdi. Mis gibi kokan teni ciğerlerine işlerken zorlukla konuştu

- Sana Çok kızgınım.

Burnu kulağının arkasına kayarken dudakları boynuna çarpıyordu

- Öyle önemli bir konuyu benden saklamamalıydın. Seni üzmesi, beni suçlu hissettirmesi bir açıklama olamaz.

Koklamanın yetmediği yere gelince ufak öpücükler devreye girdi.

Şimdi kadın kollarının arasında neredeyse kendinden geçmişken bir cevap, bir açıklama beklemek pek mantıklı sayılmazdı. Ama işte kendini de kadından koparamıyordu, hele şu aşamada şeftali dudakların tadını almışken.

Ne ara yatağa devrildiler, ne ara böyle içli dışlı oldular pek ayırdına varamasa da, kocasının annesinin evinde sevişecek kadar şuursuz değildi Esma. Son bir hamle ile geri çekilip " durmalıyız" derken sesinin titrediğine yemin edebilirdi.

SerencâmWhere stories live. Discover now