"Ayin sırasında tarikattan olmayan bir kız bizi gördü."

Tanrım bugün buradan sağlam çıkabilecek miydim?

"Nasıl oldu?"

Beş adam aynı anda bana bakıp tekrardan bakışlarını yere çevirdiler hiçbiri Zebani'nin gözlerine bakmaya sanki cesaret edemiyorlardı.

"Hediyeyi ulumuza vereceğimiz zaman bir gölgenin ateşimizin üstüne düştüğünü gördük. Düşen tarafa döndüğümüzde gölge bir anda kayboldu."

"Peki bir kadın olduğunu nereden anladınız?"

"Gölgesi zayıftı ve kadın hatları vardı."

Bunu söylerken bana doğru baktığında benim olduğumdan eminlerdi. Sadece beni almaya gelmişlerdi. Kendimi koruma iç güdüyse bir adım geri adım atmıştım. Hepsinin gözleri simsiyahtı.

Kırmızı gözler bile beni bu kadar korkutmamıştı. İçlerindeki en uzun olan esmer adam bana doğru yaklaştığında

"Bu kız o kız mı?"

Adımları bana doğru gelirken korkudan Zebani'nin arkasına geçmiştim. Eminim bu hareketime şaşırmıştı. Şu anki durumum denize düşen yılana sarılırdı. O ise aslında benim şaşıracağım bir şey yapmış o uzun iri bedenini iyice önüme geçerek o adamlarla görüş alanımı kapatmıştı.

"Oysa ne olacak?"

Vücudu iyice dikleşmiş kendinden emin haliyle buradaki beş adamla bile baş edebilir gibi duruşu vardı.

Bana yaklaşan o esmer adam konuşmaya devam etti.

"Kuralı biliyorsun, tarikat dışında olmayan biri ayin izlediğinde şeytana hediye olarak sunulur."

Bedenimin titremesi artmıştı. Vücudumun uzuvlarını bile hissedemiyordum. O gördüğüm kadın gibi beni de o ateşin içine koyup keseceklerdi? Tanrım ben nereye düşmüştüm böyle? Ya beni verirse? Kimden medet umuyordum ki bu kırmızı gözlü devde bunlardan değil miydi? Tabii ki de beni onlara verecekti. Biraz önce oda bana buna benzer şeyler söylemiyor muydu?

Zebani o adama karşı bir adım atıp konuşmaya başladı, yüksek sesi boş deponun içinde yankılanıyordu.

"Bunları bana siz mi söylüyorsunuz!"

Bu kez sarı saçlı o adam Zebani'nin karşısına geçti, gözleri yerdeydi ama benim aklımı oynatacak kadar korkutucu olan cümleyi kurdu.

"Kızı bize ver Zebani."

Diğer dört adamında bize doğru yaklaştığını ayak seslerinden duyunca kalbim yerinden çıkacak gibiydi, beni onlara verecekti. Zebani önümden çekilmeye başladığında hayatım boyunca yapmaya cesaret edemeyeceğim bir şeyi yaptım. Kollarımı anında Zebani'nin beline doladığımda akıp giden yaşlarım onun sweatini ıslatmaya başladı, şu an ondan başka kimseden yardım isteyemezdim. Titreyen sesime inat sessiz bir tonla konuşmaya başladım.

"L-lütfen b-beni onlara verme, yalvarırım."

Beline sardığım çelimsiz kollarımın arasındaki bedeni gerilmişti. Bana yaklaşan adımların sesi daha yakın gelince başımı sweatin içine gömüp gözlerimi sıkı sıkıya kapattım.

"Böyle ölmek istemiyorum."

Kendime söyleyeceğim tek cümle buydu, Zebani'nin beline sardığım kollarımdan birini tuttuğunu hissettiğimde dudaklarımda bir hıçkırık çıkmıştı. Beni çekmeye çalıştıkça ben Zebani'ye iyice yapışmıştım. Ölüm korkum krizimi bile bana unutturmuştu.

Başımı kaldırdığımda kolumu tutan sarışın olan adamla göz göze gelmiştim. Dudaklarında şeytani bir gülümseme oluşmuştu.

"Seninle çok güzel eğleneceğiz."

KİMLİKSİZLER ŞEHRİ +18 (KİTAP OLDU )Where stories live. Discover now