8.Bölüm Part 1

1.1K 113 39
                                    

''Beni tanıyor musunuz?'' diye sorduğunda gözlerindeki anlam dolu bakış içini ürpertiyordu Hazal'ın. Beklentiyle yüzünü incelediğinde adam hafifçe diliyle dudaklarını ıslatarak ona doğru bir adım attı. Bu hareketle dikkati dağılan genç kız geri adım atmak için fırsat bulamamıştı. Kendisine tepeden bakmaya devam eden adama doğru kaldırdı kafasını.

''Size bir soru sordum?'' dediğinde kalbinin neden bu kadar hızlı attığını bilmiyordu. 

''Güneş batıyor.'' 

Aras'ın cevabı karşısında bir anlığına arkasını dönüp batan güneşe baktı. Tekrar önüne dönmeye niyetlendiğinde yüzünün dibine eğilen adam yüzünden nefesini tutmuştu. Mavi gözlerini kısarak dudaklarını genç kızın yanağına değdirmeden kulak hizasına getirdi. Saniyeler saatler gibi geçerken Hazal neden hareket edemediğini bilmiyordu. Yakınlıkları yüzünden öfkelenen Hazal geri çekilmeye niyetlenecekken adamın fısıltısını duydu.

''Onu uğurlamaya geç kaldın, seni gideceğin yerde karanlık karşılayacak.''

Duyduklarını sindirdikten hemen sonra sertçe geri çekilerek genç adamı göğsünden ittirdi. Öfke tüm bedenini ele geçirmişti. Çatılı kaşları ve sık nefes alış verişleriyle burnundan soluyordu.

''Kimsin sen? Kimsinde benimle böyle konuşuyorsun!''

Genç adamın dudaklarında beliren alaycı bir gülümseme biraz önce aldığı darbeden hiç etkilenmediğini gösteriyordu. Elini pantolonunun cebine koyarak vücudunu öne doğru gerdi. Akşam rüzgarı birkaç tutam saçını şakaklarına doğru dalgalandırıyor ve Aras'a çekici bir hava katıyordu. Sessizlik genç kızı daha da çıldırtırken arkasını dönerek hızlı adımlarla yürümeye başladı. Sıktığı yumruklarını adama geçirmemek için kendini zor tutuyordu. 

Onun aksine keyifle gülümseyen Aras sadece kol saatine bakmakla yetinmişti. Vakit nihayet gelmişti.

1-2-3

Hazal ısrarla çalan telefonu hışımla açıp yürümeye devam etti. Arayan kardeşi Defne'den başkası değildi...

''Neredesiniz sizi bekliyoruz?'' diye söylenen genç kıza cevap verebilmek için duraksadı.

''Ne diyorsun Defne?'' 

''Herkes burada bir siz eksiksiniz! Saat kaç oldu? Keşke benimle gelmeyi kabul etseydin.'' dediğinde Hazal tamamen durdu. Rüzgar daha şiddetli esiyordu artık. Güneş batmış ve gecenin karanlığı bir perde gibi kaplamıştı her yeri.

''Kiminle gelecektim ki ben?'' Anlamıyordu... Neler olup bittiğini anlamıyordu. Ta ki kardeşinin son sözlerine dek...

''Aras seni alıp öyle geleceğini söyledi! Çoktan gelmiş olması gerekiyordu yoksa trafiğe mi takıldı?'' diye sorduğunda Hazal'ın elindeki telefon boşluğa düşmüştü. Hızla arkasını döndüğünde biraz önce tartıştığı adamın hala aynı yerde durup onu izlediğini gördü. Olabilir miydi? O yabancı... Aras olabilir miydi? Telefondan sesi gelen Defne'yi meraklandırmamak için tekrar kulağına doğru götürdü.

''Seni sonra arayacağım.'' dedi ve kapattı. Gözlerini karşısındaki adamdan bir an olsun ayırmadan tekrar ona doğru yürümeye başladı. Caddenin hemen yanındaki bir çocuk parkında etrafı çocukların neşeli sesleri doldururken Hazal içindeki çığlıkları sustura sustura ilerledi. 

''Elini uzat.'' diye çıkıştığında yine dip dibe duruyorlardı. Aras ise geri gelmesinin verdiği rahatlıkla umursamazca kafasını salladı.

''Az önce sana yaklaştığım için beni geri savurdun. Şimdi de elimi mi tutmak istiyorsun?'' dediğinde sesindeki alayı gizleme ihtiyacı hissetmemişti. Onun aksine Hazal'ın yüzünde en ufak bir duygu belirtisi yoktu. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 05, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Neden SEN?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin