"soracak başka insan mı kalmadı acaba?" gerçi evet, kalmamıştı.
Sesi gitmişti "sonra hastaneye geldim ve doktorunla konuştum." eliyle ağzını kapatmıştı "ilk başta bilgi vermedi fakat teyzen olduğumu söylediğimde bana başına gelenleri anlattı!" gözlerim sızlamaya başlamıştı "sadede gelseniz diyiyorum. Duymak istemediğim şeyleri konuşmayalım lütfen!"

"ben her şeyi öğrendim Efsar... Ben seni sahipsiz bırakmak istemedim  kızım. Özür dilerim." beni kendine doğru çekmişti.

Göğsüne yatırdı ve saçlarımı okşadı. Hiç alışık olmadığım bir durum olduğu için iğrenmiştim sanki. Beni tam karşısına aldı "ne oldu ne bitti bunca sene anlat bana!" dedi şefkatle.

Kimseden bir şey saklayacak değildim "annemi ve babamı öldüren o adam Emel ve beni kaçırdı. Yıllardır yanında esirdik. Fakat ondan kurtulmayı başardım." kaşlarını çatmıştı "peki ya Emel?.."

Tam karşımızda durarak bizi izliyor desem korkar mıydı acaba? Fakat "öldü..." diyebildim sadece. Ağlaması şiddetlendi "sahip çıkamadım size affedin beni kuzularım."

"ben kaçtım ama tekrar beni yanına almanın bir yolunu buldu ve sonra..." kendimi daha fazla tutamamıştım "şş tamam güzel kızım benim tamam!" dedi tekrar sarılarak.

Ortam gayet dram doluydu fakat ben "güzel" kelimesine takılmıştım. Yaşına hürmet etmesem şimdi bir şey söylerdim ama hadi neyse.

"intikamını alacaksın!" sesi birden öfkeyle dolmuştu "sana acı çektiren kim varsa hepsinin canını yakacaksın!" aşiret dizilerinde kameraya konuşan ağalara benzemişti.

"sonunda dilimden anlayan biri." dedim gülerek. Etrafı işaret etti "ihtiyacın olacak her türlü şeyi buldum senin için. Durumun böyle olduğunu bilmiyordum ben bir kişiden intikam alırsın diye düşündüm. Zaten şu an herkes seni öldü biliyor." demişti.

Ayağa kalktım hızla "nee?" yutkundu "evet sana sormadan böyle bir şey yaptığım için kızgınsın fa..." elimi kaldırdım ve susturdum "Lütfen bana kır cenazesi düzenlemediler demeyin." anlamamış gibi bakıyordu. Dudak büzmüştüm "oysa en büyük hayalimdi. Başka sefere umarım."

"sen ile ben bir ay sonra başlıyoruz. Sana bunu yapan kişi, senin öldüğüne alıştırsın önce kendini." yerime oturdum tekrar "bana bunu yapan kişinin çoktan başını ayrı bedenini ayrı gömdüler. Fakat intikam alacağım başkaları var."

Kaşları havalandı "mesela kim?" düşündüm "mesela ilk olarak Faris bey ve onun babası!"

"o ne alaka ki şimdi?" diye sordu ve ekledi "sen her şeyi en başından anlatsana bir!"

_________________________________

O gece sabaha kadar her şeyi anlatmıştım. Yarı hayret yarı kızgınlık ve tam üzgünlük içinde dinlemişti beni. Harekete geçeceğimiz güne kadar orada kalmıştım.

Zeliş teyzem her türlü ihtiyacımı karşılamıştı. Ölmenin ama gerçekten ölmemenin en güzel yanı pişman insanları görerek onlarla eğlenmekti.

Farisin yıkılmış halini gördükçe güçleniyordum. Seven insan böyle hissetmezdi öyle değil mi? Demek ki ben onu sevmiyordum. Gerçi ben kimseyi sevmiyordum ki.

O gün mezarın başında ağlayan Farisi görünce içimde en ufak bir acıma duygusu olmamıştı. Saatler içinde babasının gerçek yüzünü göreceği için sevinmekle meşguldüm çünkü.

Yalvarırcasına çıkan sesi böldü düşüncelerimi.
Şeref bana baktı ve su vermemi söyledi. Yanına oturdum "normalde olsa susuzluktan bayılmanı beklerdim ama burada olmamın sebebi sen olduğun için küçük bir iyilik yapacağım."

UYANIŞ Where stories live. Discover now