"ikisinden biri gidip yaksın. İlla biriyle gitmek zorunda mıyım?"

"diyelim ki korkuyorsun ve gitmen gerekiyor."

"o zaman sağ elimle, sol elimi tutarak yavaş yavaş ışığı arardım. Kimseye sığınmaya ihtiyacım yok benim!" belki bir yanılgı içinde sormuştum ona bu soruyu.

Sınıfın yarısı arkadaşım yarısı da sevgilim demişti fakat Efsar yine kendini seçmişti. Aklım almıyordu... Kendini bu kadar seven biri nasıl intihar ederdi.

Kulağımda yankılanan farklı bir sesle dalan gözlerimi zorla sırasından ayırdım ve Furkana baktım "beğendiniz mi hocam hikayeyi?" diye soruyordu.

Hafifçe tebessüm ettim "çok beğendim Furkan... Hem de çok!" dinleyememiştim bile. Sadece başını duymuştum. Her şey onu hatırlatıyordu ve ben sürekli bir yerlere daldığım için öğrencilerin ne anlattığını ve söylediklerini duyamaz olmuştum.

Unutmak kolay değildi çünkü hayatımın her anında bir iz bırakmıştı. Biri gelir biri gider diyiyorlar. Öyle bir şey yoktu işte. Beklenen kişi geldiği zaman o hariç herkes gidiyordu.

Zil çalınca ayağa kalktım ve sınıftan çıktım. Öğretmenler odasının önünde bekleyen polisleri görünce attığım resim aklıma geldi. Kesinlikle Betülün ölümüyle ilgili olarak buradaydılar.

Beni görünce kısa boylu olan memur, uzun olanı dürttü ve ikisi de bana baktılar. Yanıma yürüdüklerini görünce durdum "Faris Çakarhan?" diye sorunca başımı salladım "buyurun memur bey, benim!"

Eliyle merdivenleri işaret etti "bizimle karakola kadar gelmeniz gerekiyor." kaşlarımı çattım "neden?" diye sordum. Merdivenlerden inerken "karakola gidince öğrenirsiniz!" demişti.

Ben polislerle birlikte arabaya giderken, müdire bahçenin köşesinde durmuş bana bakıyordu. Beni görünce başını hafifçe aşağıya doğru eğdi ve selam verdi.

Arabaya bindim. Adamlar bana çok garip bakıyorlardı. Camdan dışarıyı izlerken araba yola çıkmadan hemen önce bu tarafa bakan siyah giyimli ve şapkalı birini görünce şaşırdım.

Duvarların üstündeki demirlere tutunmuş, buraya bakıyordu. Görünen sadece kocaman gülümsemesiydi.

Yüzünü incelemek isterken araba hareket etmişti. Karakola doğru giderken arabanın koltuğuna tutturulmuş sarı bir not kağıdı dikkatimi çekti.

Kağıtı koltuğun üzerinden aldım. İkiye katlanmış kağıdı açtım...
"Sevgili Faris, şu an düşündüğüm tek şey suç senin üstüne kalsın mı kalmasın mı?"

Biri benimle uğraşıyordu. Fakat korkum yoktu çünkü hiçbir ilgim yoktu Betülün ölümüyle.

--------------------------------------------------

Mert:

İşten gelir gelmez yatağa uzanmıştım. Günlerdir Sahrayı arayamamıştım. Efsardan sonra hiçbir şeyi doğru düzgün yapamaz olmuştum.

Sürekli o gün beynimde dönüp duruyordu. Ölüm haberinin geldiği o gün inanmamıştım. Efsardı bu sonuçta her şeyi yapar ama asla kendine zarar veremezdi.

Koşarak gitmiştim hastaneye. Farisi, karidorda yıkılmış bir halde görünce anlamıştım. Gerçekten Efsar ölmüştü.
Yere çökmüş, sessizce bakıyordu boş duvara. Tek yaptığı ileri geri sallanmaktı.

Korkmuştum, Farisin kendini kaybetmesinden korkmuştum. Çok geç tanımıştım Efsarı. Öyle kocaman bir kalbi vardı, herkesi severdi gibi laflar edemiyordum.

UYANIŞ Where stories live. Discover now