Bölüm 9 - "Karar"

ابدأ من البداية
                                    

"Kimsin sen? Kendini tanıt," dedi yanımdaki kadın.

Kadına dönerek "Defne Kaya, Yeditepe Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı birinci sınıf öğrencisiyim. Hayatım devlet yurtlarında geçti. Ailem yok. Onları reddettiğim için söylemiyorum bunu, gerçekten yoklar. Kayıp bir çocuk olarak yurda bırakılmışım," dedim.

"Az çok bizim nasıl insanlar olduğumuzu biliyorsun, gördün," dediğinde başımı çabucak aşağı yukarı salladım. Tıpkı dün akşam olduğu gibi sıkı bir pantolon ve gömlek kombini giyiyordu "Sana neden güvenelim?" diye sordu.

Onu ikna etmem gerekiyordu bunun bilincindeydim ancak ne yapmam gerektiğine dair en ufak bir fikrim yoktu. Gözümün önünde panoyu getirdim, orada sadece Adnan Gürman ve yurt müdürü ile bağlantım vardı. Kalan hiç kimseyi yakından tanımıyordum ve onlarla şahsi problemlerim yoktu "Para elbette önceliğim, kimden geldiğinin bir önemi yok. Buradaki herkesin bilmesi gereken bu ama eğer gerçek sebebimi merak ediyorsanız bunu ancak size söyleyebilirim," diyerek kendime vakit kazandırmaya çalıştım. Bu süre zarfında yurt müdürünün adını hatırlamaya çalışıyordum çünkü ölü bir Adnan Gürman işime yaramazdı.

"Birbirimizden gizlimiz saklımız yoktur, onlar da tıpkı benim gibidirler. Bu yüzden burada konuşabilirsin," dediğinde tek tek hepsiyle göz teması kurmuştum. En sona Raz'ı bıraktım. Onun gözlerine uzun uzun baktığımda bana ifadesizlikle karşılık veriyordu. Dudakları yavaşça kıvrıldığında ürperdim. Büyük bir çıkmaza girdiğimin farkındaydı ve öleceğimi biliyordu. Üstelik bu onun suçu olmayacaktı, kendi aptallığımdan kaynaklanacaktı.

Yeniden "Anne"ye döndüğümde ona bakıyor olsam da gözlerimin önünde yurt koridorlarında gezdiğim günler geliyordu. Müdür, yurttaki bazı çocukları çok severdi ve sık sık odasına çağırıp onlara şeker, cips gibi şeyler vererek gönderir, bazen de lunaparka götürürdü. Hiçbir zaman o çocuklardan olmamıştım. Her zaman onları çok kıskanmış olsam da ben problemli olanladandım. Her zaman bir kavga ya da gürültü ile odasının önünde, ayaklarım yere değmeyecek şekilde sandalyelerde otururken kapısına gözlerimi diker, biran önce beni içeri alıp cezam neyse söylemesini ve beni göndermesini beklerdim. Çünkü onun ceza dediği şeyler hiçbir zaman benim için ceza olmazdı. Kapıdaki ismi biraz daha anımsamaya çalıştım.

"Aydın Yılmaz benim çocukluk yıllarımın geçtiği yurt müdürüydü," dedim ve yutkundum. İyi bir adam mıydı yoksa kötü bir adam mıydı bilmezdim. Yüzü, adı... Yurt müdürü olmaktan öte benim için hiçbir özelliği olmayan unuttuğum bir adamdı "Çocuk yıllarım hep karanlık olmuştur," derken biraz daha üzgün olmam gerektiğini fark ederek başımı aşağı eğdim ve kucağıma koyduğum parmaklarımla oynamaya başladım "Taciz ederdi sürekli. Bizi sevdiğini söyleyerek odasına çağırır, orada bize izinsiz dokunurdu. O zamanlar o ne derse inandığımız ve cinsellik nedir henüz bilmediğimizden bizi gerçekten sevdiğini düşünürdük ancak lunaparka diye beni götürüp evinde tecavüz ettiğinde iyi bir adam olmadığını ve yanlış olduğunu bir şekilde anlıyordunuz," dediğimde kendimi onların yüzünü kontrol etmemek için zor tutuyordum. Burada benim hakkımda soru işaretlerine bir yenisi eklenen iki kişi vardı. Onlar da Güneş ve Poyraz'dı çünkü benim Adnan Gürman'a bekaretimi sattığımı biliyorlardı ancak diğerlerinin bilip bilmediğine dair bir fikrim yoktu.

"Senin için üzüldüm, peki Adnan Gürman ve aranda olanlar. Ona bekaretini sattın. Kandırdığın adamın nasıl biri olduğunu bilmiyor muydun? Hiç mi korkmadın bir avukatı kandırmaktan," dedi.

Başımı aşağı yukarı salladım "Biraz korktum ancak benim kaybedecek hiçbir şeyim yok. O itibarını, parasını, eşini ve hatta çocuklarını kaybedebilecek bir adam. Telefonumu karıştırdıysanız asıl amacımın ona şantaj yapmak olduğunu anlarsınız. Amacım biraz dolandırıcılık ve biraz da daha fazla para," derken başımı kaldırmıştım. Kadın bakışlarını benden alıp mavi saçlı çocuğa çevirdi.

RAZ35حيث تعيش القصص. اكتشف الآن