GİRİŞ BÖLÜMÜ: O Henüz Bizimleyken

208K 5.1K 3K
                                    

✨Hepinize merhaba! Burada sizi oyalamadan, doğruca hikayeme yönlendirmiş olmak isterdim ancak sanırım birkaç bir şey söyleme ihtiyacı duyuyorum kendimde:) 

Ah... Bu benim yazdığım ilk kitap olacak. Daha öncesinde gerek deneme, gerek şiir, gerek kısa öyküler olsun yazmayı hep hayatımın bir tutkusu olarak görmüşümdür. Fakat nihayetinde baştan sona bir evren yaratıp, bunu sayfalarca anlatacak olma hissi çok daha farklı. Doğrusunu söylemek gerekirse ilk kez deneyimlediğim bir his bu, aynı zamanda. İstiyorum ki bu kitaptan ayrıldığınızda karakterlerim size bir şeyler katabilmiş olsun. Kendi evreninizi çok daha farklı bir bakış açısıyla görebilin ve en önemlisi insan olduğumuzu hiçbir zaman unutmayın.

Ve şunu da bilmenizi isterim ki Orion'u bir nevi kendi manevi ihtiyaçlarımdan yazıyorum. Bu zamana dek yüreğimde ne kadar büyük bir yer kapladığını dahi fark edememiştim ancak hayatımın şu noktasında itiraf ediyorum ki Orion benim bilinçaltımda yaşattığım evrenim. Belki de bu kitabın son sözlerini yazmayı başarabilirsem daha iyi ifade edeceğim kendimi. O zaman beni daha iyi anlayacaksınız belki. Çünkü asıl o zaman biliyor olacaksınız: hayatımdaki her bir insandan özellikler taşıyan karakterlerimi ve güzeller güzeli gezegen Skyera'yı. 

Yazmadan önce kafamın içinde dönüp duran, hala daha yüreğimi kimi zaman kavuran başarısızlık korkusunu bir kenara bırakıp bu kitabı yazmaya başlıyorum. İyi bir şeyler ortaya koyabilmek adına cesaret etmek istiyorum. Bilin ki bu benim on altıncı yaşımın kitabı. Tüm hataları ve güzellikleriyle şu yaşımın taşıdığı duygular. 

Umarım kitabın sonunda sizlerle buluşma fırsatı bulabiliriz. Şimdiden burada olduğunuz için teşekkür ederim <3 ✨

...

Soğuk, ıssız, sessiz ve sakin. Sanki buraya daha önce kimse, ruhunun en ufak kırıntısı yerinde kalmış kimse uğramamış gibi. Kat kat ceketler de giysem, içime bir odun bir de çakmak atsalar da yansa bile geçmeyecekmiş gibi bu soğuk. Oysa, hala Skyera'daki kadar üşümüyorum Alphard.

Kışın en sert haliyle kapımıza dayandığı anlarda bile beni yarı yolda bırakmamıştı. Tahtalar yer yer çıkıntılık yapıyor, zaman zaman minik yağmur damlalarının sızmasına izin veriyorlardı ama güzel çatı katım bana ev olma görevini layığıyla yerine getiriyordu. Küçük led lambalar almıştım duvarlarına. Köşelere yastıklar doldurmuş, tahta yatağımı oradan buradan bulduğum beyaz çarşaflarla kaplamıştım. Küçük saksılara ektiğim narin çiçeklerim açmaya yüz tutmuş, baharı karşılamaya hazırlanıyorlardı. Dizilerde, fotoğraflarda ya da kitaplarda okuduğum gibi romantik bir havası veya havalı bir görüntüsü yoktu. En azından Polaris öyle söylemişti. İkiz kardeşi Capella ise onun tam aksine bu rutubetli ama gururlu çatı katımı ilk görenlerdendi ve o günden beri ne kadar kendini toparladığını biliyordu. Hoş, ilk gördüğünde bile ,belki bana çaktırmamak için belki gerçekten öyle düşündüğünden, "Çok güzel burası ,Alnilam." demişti, "Uğraşırsan çok güzel olur."

Uğraşmıştım. Çatı katım uğraşmaya değerdi. 

O sadece bir çatı katı da değildi aslında. Beni bir anne edasıyla sarıp sarmalamasının yanısıra kendimden kaçıp sığındığım siperimdi de. Yazın güneşle beraber ayaklarımın ucuna konan karaltılardan kaçmak için en güvenli sığınağımdı.

Kendime bakacak bir tek "ben"im var. Ailem nerede bilmiyorum. Doğrusu bazı anılar var ama silik. Biliyorum oralarda birileri var fakat hatırlayamıyorum. Eskiden buralarda bir yerlerde, anılarımda, elimde, kolumda, kalbimdelerse bile artık yoklar. Sadece ben varım. Bir de dostum çatı katım. Bana o eşlik ediyor. Polaris'i ve Capella'yı da unutmuyorum, bir gün isteyecek olsam bile onlar kendini unutturmazlar biliyorum. Küçüklüğümden hatırlıyorum onları. Çimlerde oturduğumuz, Polaris'in kahverengi gözlerini ovuştura ovuştura ağlayıp sızlandığı, Capella'nın, yüzündeki çiller yanaklarını bir haritaya çevirirken gülmekten kırıldığı görüntüler var gözümün önünde. Yanımızda karanlık gölgeler var. O gölgeler kim, neden oradalar, beni tanıyorlar mı bilmiyorum. Ben onları tanıyorum. Ya da o zamanlar tanıyormuşum. Yanlarında oturup Capella'yı izliyorum. Onun daha fazla gülmemek için dişleriyle alt dudağını ısırmasını taklit etmeye çalışıyorum, çünkü o zaman tam bir kız gibi görünüyor. Güzel, saf ve berrak. 

Orion | KİTAP OLDUWhere stories live. Discover now