''Sen iyi bir lidersin Eriha.'' dedi ve genç kadının karşısına geçerek pencerenin kenarındaki mermere yaslandı. Bakışlarını gökyüzüne çevirerek parlak yıldızları seyretti bir süre Keha.

''Bazen bu kadar yıldızın aydınlatamadığı bu küçük Dünya'yı en az onun kadar küçük olan tek bir yıldızın nasıl aydınlatabildiğini düşünüyorum. Sonsuzlukta sahip olduğumuz tek şey küçücük bir Güneş...'' dediğinde Eriha yere indirdiği gözlerini Keha'ya doğru çevirdi.

''Milyonlarca yıldız bir araya gelsede bizi aydınlatamayacak. Sadece bir yıldız Eriha... Sonsuzluğun içinde sadece bir! Atalarımızın yaptıkları, uyguladıkları her neyse yenisini bulmalıyız. Buna mecburuz!'' Başını gökyüzünden Eriha'ya doğru çevirdiğinde uzun beyaz saçları rüzgarla savruluyordu. Odanın içindeki gerginliğe son duydukları eklenince şiddetle irkildi genç kadın.

''Keha sen neler söylüyorsun?'' diye sorduğunda hızla ayağa fırlayarak şaşkınlıkla yaşlı adama baktı. Yanlış duymuş olmalıydı... Buraya gerçektende onu ikna etmek için mi gelmişti? Ancak Keha söylediklerinden emin bir şekilde onaylarcasına başını salladı.

''O yıldızların arasına karışıp karanlığın içinde kurtarılmayı mı bekleyeceksin? Yoksa...''

''Yoksa?'' diye ikiletti genç kadın korkuyla.

''Bir güneş gibi doğup o karanlığı yok mu edeceksin?'' 

''Bunu yapamayacağımı biliyorsun!'' dedi hızla karşı çıkmış ve odanın içinde endişeyle yürümeye başlamıştı. Keha'nın buraya bunları söylemek için gelmiş olacağı aklının ucundan dahi geçmemişti. Kabile'nin en saygı duyulan kişisi olduğu için karar almadan önce hep ona danışır ve fikirlerini önemserdi. Şimdi ona Zafir'i dinlemeleri gerektiğini mi söylüyordu! Bunu yapamazdı.

O kendi içinde bir savaşa girerken odasının kapısı bir kez daha açılmıştı.Biraz sonra içeriye giren iri beden saygıyla eğilmeye ihtiyaç duymadan genç kadının tam karşısında dikildi. Söylenmek istenen açıktı... Buraya onun yardımcısı olarak değil bir arkadaşı olarak gelmişti. 

''Sen de baban gibi mi düşünüyorsun Kerha?'' diye sordu Eriha sakince. Yan yana duran baba oğul arasındaki benzerlik gözünden kaçmamıştı. Kabile kuralları gereği yakın olmamaları gereksede her ikisi de Eriha için önemli insanlar oldukları için sık sık bir araya geliyordu.

''İnan bana Eriha, bundan daha doğru bir yol olamaz. Zafir'in haklı olduğunu hepimiz biliyoruz. Atalarımız daha önce her ne yaptıysa biz farklı olanı bulmak zorundayız. Yengeç Dönencesine çok az bir süre kaldı. Geçitten çıktıktan sonra Nahar'ın ölümüne sebep olanı bulabilirsek geri döndüğümüzde neler yapabileceğimiz hakkında düşünebiliriz.'' dedi ve kabul etmesi umuduyla genç kadının yeşil gözlerinin içine baktı. Sadece üç kişinin bulunduğu oda öylesine bir ana şahitlik ettiği için örülü duvarların ardına en ufak bir ses geçirmiyordu. Eriha, başını çevirerek pencereye döndü ve son kez karanlık gökyüzünü baktı. 

Öylesine bir yıldız olup karanlıkta boğulmak istemiyordu...

Başarabilir miydi? 

Denemeden bilemezdi değil mi?

''Beraberimizde Zafir'i de götürmek zorundayız. Her ne kadar hiçbir şey hatırlamadığını söylese de buna inanmıyorum. Keha lütfen Habil'i de ikna et... Onun yardımına ihtiyacımız var, eğer geçitten çıkarsa bize zaman kazandırabilir.'' dediğinde her iki adamda şaşkınlıkla birbirine baktı.

''Bu kabul ettiğin anlamına mı geliyor?'' diye sordu Kerha heyecanla.

''Bunu gerçekten yapacak mısın Eriha?'' Yaşlı Keha'da en az oğlu kadar heyecanlı görünüyordu. Genç kadın usulca başını sallayarak onayladı.

ERİHAWhere stories live. Discover now