"Bu silahlar ülkenin pek çok yerindeki polis kuvvetlerince de tercih ediliyor.Hey, çene çalmaya gerek yok adamım silah zaten ben buradayım diye bağırıyor öyle değil mi?"

Başını sallayarak "Güzel parça," diye onayladı.

"Mermi olarak dokuz milimetrelik kurşunlar kullanılıyor.Hadi ama şunun asaletine bir bak! Buralarda daha iyisini bulamazsın dostum.Bu diğerlerinden farklı denemek ister misin?"

Konuşma fırsatı vermeden tek müşterisini hemen arkasındaki kapıdan depo olarak kullanılan başka bir odaya yönlendirdi.Tozla kaplı kilitli sandıkların arasında aşağıya doğru kıvrılan tahta merdivenler korku filmlerinin setinden fırlamış gibi gıcırdıyordu.Basamakların sonunda kum torbasından bir hedef karşıladı onları.Ah, hadi ama.Şu an sahte hedeflerle vakit kaybetmemeliydi.Canlı hedefe ihtiyacı vardı.Katile.

"Denemesi bedava."

Bu açıdan bakıldığında bile duvarların ses geçirmediğine kalıbını basardı.Rutubet kokulu oda genzini yakarken bakışlarını tavana dikti. Örümcek ağları sarı lambanın etrafını kuşatmıştı.Önündeki hedefe kısaca göz atıp namlunun ucuna mermi sürdü. Başparmağıyla emniyetini açtı ve tetiğe bastı.

Bam.İçerisi kısa süreli aydınlandı ve etrafı barut kokusu sardı.Atışı hedefi on ikiden vurmuştu.İşte bu kadardı. Tony sırıtarak yanına sokuldu.

"Vay canına adamım.Düşmanın olmak istemezdim."

Polis memuru olduğunu bildiğinden midir nedir adamın tavırları ona yapmacık geliyordu.Parmakları karıncalanıyordu. Sabah içtiği espressonun acılığını dilinde hissedince zehirimsi tadını bastırmak için bir bardak suya ihtiyaç duydu.

Hedefe hipnoz olmuş gibi bakarken zihnindeki karmaşık görüntüler film sahnesine dönüşmüştü.Bir yanı olayın peşini bırakmayı herkesten daha fazla istiyordu, bu şimdiye dek katıldığı en çetrefilli davaydı ve anladığı kadarıyla durulmuyor yeni başlıyordu. Elini sıkıp yumruk yaptı; o sesi duydu, bir çatırtı, bir tür çığlık...13 Aralık gecesi biri Larissa'yı boğmaya çalıştı sonrasında neşter kullandı. Cesedin üstünden kanlar akıyordu ve beyaz kar taneleri cinayete şahitlik ediyordu.

Bir şey demeden silahı uzattı.Gıcırdayan merdivenleri tırmanarak üst kata geri döndüğünde küçümseyen bakışları kaybolmuştu.Kafa yormadığı fikirler ona daima çekici gelirdi ve tüm detektifler gibi tesadüflere inanmazdı.Tecrübeli bir profilci olarak, herhangi bir olasılığı elemek için iyi bir kanıt bulması gerektiğini biliyordu.

"Ne diyorsun? Tamam dersen sana sekiz yüz elli dolara bırakırım."

Arkasından dolaşan adam dil dökmeye devam ederken, gözleri televizyon ekranındaki haber bülteninin ağına kanca misali tekrar takıldı. Newcastle haber ajansının ısıtıp ısıtıp izleyicinin önüne koyduğu bayat haberlerinden biri yayınlanıyordu. Yaklaşık iki hafta önceki bir trafik kazasının görüntüleri...Ve o an 'onu' gördü.Gebe kazazedeye yardım ediyordu.Yüce Tanrım, yanılmasına imkan ihtimal yoktu.

Gözlerini ekrandan ayırmadan montunun cebindeki telefonuna uzandı hızlı arama tuşuna bastığında arkasında şaşkın bir çift göz bıraktığından bihaberdi.Nefes nefese bir halde soğuk havaya adım attı.

Sarsılmıştı, tabanlarının altındaki buz çıtırdarken karnındaki tüm kasların kasıldığını hissediyordu.Sinirleri tamamen gerilirken ağzından köpükler çıkaran kuduz köpek gibi hissediyordu.Tanrım, dişlerini birilerinin kaba etine geçirmek için yanıp tutuşuyordu.İki koca hafta.İki koca hafta yer değiştirmek için ideal bir zamandı.Yüksek sesle, "Kahretsin!" derken kalbi yerinden fırlayacak gibi oldu.

PORTOLA VALLEY 2∣ Tamamlandı ♚Donde viven las historias. Descúbrelo ahora