Bölüm 12 "Zaman"

10.7K 685 721
                                    

Öncellikle gittikçe büyüyen bir topluluk oluyoruz ve bu beni çok mutlu ediyor. Okuma listelerine ekleyen okurlarımı gördükçe mutluluğum daha çok artıyor. Evet bu güzel bir olay ama eğer okuduysanız, ben sizden bunun yanında yorumlarınızı ve oylarınızı da eksik etmemeninizi istiyorum. Bu kitabı hep birlikte yukarı kaldıralım istiyorum, canlarım. Bol bol yorum yapın, ben o yorumları okurken o kadar motive oluyorum ki... Özellikle o satır arası yorumlar... Bölümler gittikçe uzamaya başlıyor hatta. Sizden ricam yorum ve oylarınızı eksik etmeyin ki hikayemiz daha çok insana ulaşsın ve kocaman bir aile olalım :)

Şarkıyı şiddetle dinlemenizi tavsiye ederim, Azra'nın hezeyanını okuyunca bu bölüme en uygun şarkı olduğunu anlayacaksınız :)

Bir okuyucumun doğum günüymüş. Egehancaglar En içten dileklerimle nice mutlu yaşlara :)

Azra, arabanın evin önüne park etmesiyle derin bir nefes aldı. Hastane odasından tekerlekli sandalye ile çıktıktan sonra, adam onun arabaya binmesine yardımcı olurken tek kelime etmemişti, Azra.

Açıkçası ne diyeceğini de bilmiyordu, adam onu aldatmadığını uygulamalı bir şekilde göstermişti. Adamın boynunu öptüğünü düşününce istemsizce elinini boynuna götürmüş, eli boynundayken boynunun nabız gibi attığını hissediyordu.

Görünüşe bakılırsa tutkulu bir adamla evliydi ve adamın ona karşı olan tutkusu, karısının kendisini hatırlamamasına rağmen dolu dizgin devam ediyordu. Evli bir kadın için bu duygu inanılmaz güzeldi ama o kendini bekar sanıyor ve tanımadığı, huyunu suyunu bilmediği bir adamla çekim yaşadığını görmek onu ürkütüyordu.

Arabanın kapısının aniden açılmasıyla yüzünü soğuk hava dalgası yalayıp geçti, Azra kafasını kaldırırak kapıyı açan adama baktı.

"Yürüyebilir misin? Kucağıma alabilirim istersen?" Alp kaşlarını hafif çatmış Azra'nın cevabını beklerken Azra'nın elinin olduğu yere baktı. Sesini temizleme bahanesiyle öksürür gibi yapıp kendine gelmeye çalıştı.

Daha yarım saat önce kadının elinin olduğu yerde dudakları vardı yaptığı şeyin saçmalığını düşünürken, küfretti içinden. Azra'yı etkisiz hale getirirken böyle bir yakınlaşmayı planlamamıştı. Sadece siniri yüzünden onu dinlemeyecekti, dinlemesi için onu sakinleştirmeye çalışmıştı ama elinde patlamıştı. Kadın ondan kurtulmak istedikçe aralarındaki mesafe azaldıkça azalmış ve olan olmuştu.

Pişman olması gerekirdi ama hiç pişman değildi. Aksine o lanet kapı açılmasa olayın boyutlarının ne kadar değişeceğini merak etmeden kendisini alamıyordu. Kaç yıldır her şekilde kendini geri püskürten kadına bu kadar yaklaşmak onu, uzun zamandır hissetmediği heyecanı vermişti.

"Yürüyebilirim." Kadının pürüzlü boğuk sesiyle düşüncelerine dur dedi, adam. Kadın bu haldeyken kendisi fırsatçılık yapıp karı koca oyunu oynayamazdı.

Hem bunu yapması demek Azra'nın tüm mal varlığını alması demekti. Bir kadına duyduğu tutku, Kolhanlı Holding'in tek varisinin tüm hisseleri etmezdi. Hiçbir kadın etmezdi, edemezdi. Azra'nın kendi eliyle hazırladığı o meşhur evlilik sözleşmesini tekrar ve tekrar okumalıydı. Eğer biraz daha yakınlaşırsalar, yılların isteğiyle kadınla gerçek bir evliliğin içine düşecek ve ayriyetten tüm Kolhanlı Holding'te sahip olduğu tüm hisselerinden olucaktı.

Mokita AşkМесто, где живут истории. Откройте их для себя