første samtalen

136 28 29
                                    

genç çocuk banyodan çıkmış, elindeki havluyla saçlarını karıştırırken salona doğru yürüyordu.

bugün okul çıkışı gidip çalıştığı kafede çok fazla müşteri vardı, sıcak duş az da olsa almıştı yorgunluğunu, şimdi de az önce yaptığı sıcak kahvesini içerken salonda sevdiği bir diziyi izleyecekti.

geniş koltuğa oturup televizyonun kumandasını eline aldı, en son kaldığı bölümü bulmaya çalışırken evin telefonu çalmaya başladı.

kumandayı bırakıp koltuktan kalktı ve köşedeki telefonun yanına gitti, kaldırıp kulağına götürdü.

"jung'ların evi, merhaba?"

çocuk telefonun karşısından gelecek bir yanıt bekledi, fakat birkaç hışırtı dışında bir ses yoktu. tekrar etti.

"kimi aramıştınız?"

"yanlış bir numara çevirmiş olmalıyım."

telefondaki ses hırıltılıydı ve bir erkeğe aitti. sanki yeni uyanmış gibi sakin ve kalın bir sesle konuşuyordu.

"sorun değil, iyi akşamlar."

wooyoung telefonu kulağından çekmek üzereyken arayan kişi başka bir şey söyledi.

"çok yorulmuş olmalısınız, rahatsız ettim sizi."

"dediğim gibi, sorun değil."

telefonun ucundaki kişi hiç konuşmadığında wooyoung telefonu kapattığını sandı. ardından beklenmedik bir anda tekrar ses geldi.

"bay jung, bu numarayı arayabilir miyim?"

"neden?" kafası karışmıştı.

yine sadece hışırtılar vardı. iki saniye duruyor ve yine hareket ediyordu. wooyoung biraz ürperdiğini hissetmişti. seslenecekken yine konuştu arayan kişi, öncekinden daha net gelmişti sesi.

"yalnız kalabiliyor insan."

"yalnız olduğumu nereden çıkardın?"

kısa bir nefes sesi geldi, sesi sürekli farklı geliyordu. bu sefer megafondan duyuluyor gibiydi.

"kendimden bahsediyorum, çok yalnız kalabiliyorum.

wooyoung cevapsız kaldı. yalan söyleyerek sıyrıldı.

"kapatmam lazım."

telefonu kapatmak yerine durdu, karşıdan bir cevap bekledi. cevap hiçbir zaman gelmedi, onun yerine sonsuz bir sessizlik vardı.

diğer taraf telefonu kapatmayınca wooyoung kapattı. koltuğuna geri dönüp arkasına yaslandı ve bölümü başlattı. sehpadan kahvesini alıp arkasına yaslandı.

az önceki tuhaf konuşmayı unutmak istese de aklında tek bir şey kalmıştı.

rüzgarın telefondan gelen hışırtıları.

calls || woosanWhere stories live. Discover now