Anormal!

12 1 0
                                    

"Uyan fahişe!" Annem dediğim kadın beni her sabah böyle uyandırır. Sevgisi budur onun. "Bi gün de saçımı okşayarak uyandır be! Bıktım senden. Bu evden.Senden nefret ediyorum hepinizden nefret ediyorum." Derken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.Belkide her bunu yaşadığımda ağlamadığım için yaşamaya devam ediyordum. Ama ağlamamalıydım. Ağlamak güçsüzlüktür. Sadece güçsüzler ağlar. Zayıf olan ağlar. Ama ben onlardan degilim. Güçlü olanım.Kimseye ihtiyacı olmayanım. Tuttu saçımdan annem, canımı acıtmaya çalışıyordu. Acıyordu da. Itti beni yatağın köşesine kafam duvara çarptı. "Kalk yerden kahvaltıyı hazırla tohumluk!" Odadan çıktı okul kıyafetlerimi giyindim. Çantamı sırtıma alıp çıktım odadan. Kapının çıkardığı sesle annemi dibimde buldum. "Nereye gittiğini saniyorsun sen?" Dedi.

"Okula be okula!"

"Senin gibi sürtükler okula gidebiliyor muydu?" Dedi. Büyük bir kahkaha patlattı.

Gözlerinin içine baktım. Hiçbir şey söylemeden kapıyı çarpıp çıktım.

Nasıl bir işkenceydi bu. Hangi anne kızına sürtük derdi ki.Hangi anne evladına böyle davranırdı?Neyse ki birkaç saatliğine kurulmuştum. Fakir bir mahallede oturuyorduk. Gecekonduların o mide bulandıran kokusu küçüklükten beri bizim mahalledekilerin pahalı parfüm kokusu sayılırdı.Sokakta yürüyordum. Okulum iki sokak aşağıdaki sokaktaydı. Okula varana kadar her türlü pislikle karşılaşırdınız. Tecavüze ugrasaniz etafınızdaki insanlar gülerek izlerdi sizi. Tek başıma yürüdüm her gün bu tehlikeli yolda. Ne benimle gelecek bir ağabeyim ne de abazaların korkacağı bir babam vardı. Aslında vardı. Ama tekrar söyleyeyim "var-dı."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 22, 2014 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BROKENWhere stories live. Discover now