Bölüm 7 - ÜÇ ARKADAŞ

En başından başla
                                    

Wei Ying ve Lan Zhan yavaşça ayağa kalktılar. Onlara yaklaşan adamlardan beyaz kıyafetli olan eğilip selamladı. "Rahatsız ettiğimiz için özür dileriz efendiler, ben Xiao Xingchen." Yanındakileri gösterdi. "Bunlar da arkadaşlarım."

Adamların ikisi de siyah kıyafetliydi, yalnız birinin cübbesinde gri işlemeler vardı. Siyah olan selamladı. "Ben Song Lan."

Diğeri de isteksiz gibi görünse de selamladı. "Hey, Xue Yang."

Xingchen gülümseyerek devam etti. "Bizler klanlarımızdan bağımsız olarak gezgin bir hayat süren efsuncularız. Gece avından dönüyoruz. Dinlenmek için buraya gelmiştik. Rahatsızlık verdiğimiz için üzgünüz."

Adamın sesi o kadar yumuşaktı ki, melek gibi görüntüsüyle birleştiğinde, "Merhaba boğazınızı kesebilir miyim?" dese karşısındaki şüphesiz kabul ederdi.

Lan Zhan onun bu kibarlığından ve asil görünüşünden etkilenmişti. İçinden adamı takdir ederken onları selamladı. "Merhaba, ben Gusu'nun Lan Klanı'ndan Lan Wangji."

Wei Ying de ciddi bir tonla devam edip selamladı. "Ben Yunmeng Jiang'dan Wei Wuxian. Memnun olduk."

Xingchen gülümseyerek karşılık verdiğinde Wei Ying "Biz de gece avına çıkmıştık, burada dinleniyorduk. Bize katılmanızdan onur duyarız."

Böylelikle ayaküstü birkaç sohbetten sonra hep birlikte dere kenarında oturup sohbet etmeye başladılar.

Yemek yerken edindikleri bilgiye göre bu üç adamın yolları bir gün kesişmiş ve birlikte grup halinde avlanmaya başlamışlar.

Başta Xue Yang olduğunu öğrendikleri adam onların aradığı bir suçluymuş fakat ceza almak yerine onların yanında yardımcı olmayı seçmiş. Bir süre birnevi köle gibi onların peşinde dolanmış fakat zamanla karakteri düzelmeye başlayınca Xingchen denen kişi onu affetmiş ve üçü arkadaş olup avlanmaya başlamışlar. Song Lan ve Xue Yang pek anlaşamasa da ortak noktaları Xingchen olduğu için bir şekilde hayatlarını devam ettirmişler.

Wei Ying onları dinlerken Xingchen'in her zaman ortalığı yatıştıran kişi olduğunu düşündü. Xue Yang onlara göre biraz daha küçük bir çocuktu. Fakat epey vahşi ve güçlü bir görüntüsü vardı. Song Lan ise büyük ama öfkeli olan taraftı. Onları dizginleyip yol gösteren adamın Xingchen olduğu aşikardı yoksa Xue Yang denen çocuk ilk fırsatta Song Lan'ın gözlerini oyar, dilini falan keserdi.

Yani, anlaşamıyorlardı.

Fakat Xingchen'i ikisinin de sevdiği belliydi bu nedenle bir şekilde birbirlerine tahammül ediyorlardı.

Wei Ying, elinde olmadan hayranlık duydu bu bembeyaz, asil adama. Çok güzel bir suratı olması bir yana, karakteri de son derece düzgündü. Kelimeleri inci gibi, sesi billur gibiydi. Herkesin seveceği türden birine benziyordu.

Lan Zhan da onu ilgiyle dinlerken sordu. "Nereden geliyorsunuz?"

Song Lan "Dafan Köyü'den. Son zamanlarda orada bir dedikodu yayıldığını duyduk. Araştırmak için gitmiştik."

"Sahiden mi?" Hemen atıldı Wei Ying. "Biz de oraya gidiyorduk."

Xue Yang elindeki bıçakla kestiği elma dilimini ağzına götürürken güldü. "Boşuna gitmeyin, biz baktık ve gördüğünüz gibi elimiz boş döndük."

"Neden? Xingchen kardeş, neler öğrendiniz? Rica etsem bize de anlabilir misiniz?"

"Tabii," gülümseyerek utangaç bir şekilde anlatmaya başladı Xingchen. "Köye gittiğimizde insanlarla konuştuk. Geceleri Dafan Dağı'ndan erkek sesleri yükseliyormuş. Şey gibi..." Doğru kelimeyi seçmeye çalışırken Xue Yang söze girdi. "Ehh Xiao Xingchen, bırak ben anlatırım. Sen yapamazsın bunu." Sırtırken Wei Ying'e döndü.

jiào wǒ, gege || wangxianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin