1.Bölüm: "Acı"

1.9K 176 317
                                    

1

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

1.Bölüm: "Acı"

*İnsan plan yapar ve Tanrı gülümser.*


Üzerinde ben-kışa-uygun-değilim diye avaz avaz bağıran incecik montunu bedenine daha sıkı sardı. Soğuktan uyuşmuş elleri, kızaran minik burnu ve titreyen dudakları havanın vehametinin habercisiydi. Bedeni sonbaharın keskin rüzgarlarında yere düşmemek için çırpınan bir yaprak gibi titriyordu. Zifiri karanlıktı gece. Ay'ın çelimsiz ışıkları yetmiyordu aydınlatmaya.

Acının ele geçirdiği toprak rengi gözleriyle etrafına bakındı. Çok az kişi vardı durakta. Onun aksine gelenlerin çoğu gidecekleri adrese onları taşıyan otobüslere çabucak kavuşmuştu. Hayatı gibi darmadağınık saçından alnına düşen tutamlarını elleriyle geriye savurdu ve derin bir soluğu yolladı fersiz ciğerlerine. Soğuk hava acının kavurduğu bedenine sokularak, orayı buzdan bir şatoya dönüştürdü.

Aklı ondan izinsiz geçmişinde yolculuğa çıkarak onu herşeyin başladığı o bedbaht güne götürdü. Babasını kaybettiği zamana. Annesinin babasının ruhunun rahata kavuşmasına bile izin vermeden kolunda başka bir adamla evlerine geldiği o lanet güne. Cılız bedeninden hüzünlü bir haykırış koptu. Acıyla kavruluyordu. Elinden kurtulamadığı sarhoş , kumarbaz bir baba ve hayatını cehenneme döndürmeye ant içmiş bir abi kalmıştı ona. Annesi ise gitmişti. Onu elleriyle yarattığı cehennemin ortasında yapayalnız bırakarak çekip gitmişti.

Üvey babasının ihtiyaçlarını gideren bir köle olmuştu küçücük bedenine rağmen. Onun için çalışıyor, hayatının gökkuşağı renklerine boyanması gereken günlerini zifiri karanlıkta yaşıyordu. Yara bere içindeydi tüm bedeni. Günlerini boyamayan gökkuşağının güzel renkleri bedenindeki yaraları süslemişti.


Bir ölüden farksız bakan gözlerini omuzunun arkasına çevirdi. Arabaların birinin gelip, birinin gittiği yolda hala onun bineceği otobüs yoktu. Akan zaman artıkça içindeki eve geç kalma korkusu onu ele geçiyordu. Tüm tüyleri diken diken olurken, açılan yaralar kapanmadan yerine yenilerin ekleneceği acımasız görüntüler geliyordu gözlerinin önüne. Baba dediği adamın ona yapacakları karıştı gecenin karanlığına. Korktu.Daha çok korktu.

Korkunun ele geçirdiği bedeni görüş alanına giren otobüsle usulca rahatladı. Rengini kaybeden dudaklarında silik bir tebessüm oluştu. Sırtına çantasını atarak, ayağa kalktı. Cebinden otobüs kartını çıkarttığı anda eline dolanan elle ne olduğunu şaşırdı. Amansız bir korku yüreğini sardı. Boğazına oturan yumru nefesini kesti. Gözlerini yavaşça kaldırarak elini tutan elin sahibiyle buluşturdu. Kafasına geçirdiği simsiyah kapşonunun ardına saklanmıştı. Yüzünü göremiyordu. O daha ne olduğunu idrak edemeden kendinden katbekat iri olan bedenin sahibi onu bekleyen otobüse doğru itti.

"Sesini çıkarmadan otobüse bin!' dedi sesindeki ben tehlikeyim tınılarıyla yabancı. Taehyung olayın şokunu atlatamadığından sorgusuzca onu verilen emiri yerine getirerek titreyen bacaklarıyla otobüse adım attı. Otobüs kartını iki kez basarak koluna mengene gibi dolanan ellerin sahibiyle bindi otobüse. Otobüs tıka basa doluydu. Oturacak tek bir boşluk bile yoktu. Şokun etkisinden kurtulan bedeniyle beyin hücreleri çalışarak yardım iste komutunu aktifleştirdi. Soğuktan çatlayan ve rengini kaybetmiş dudaklarını yardım için aralamıştı ki adam onun ne yapacağını anlayarak Taehyung'u otobüsün tutunacak demirlerine sertçe çarptı. Aralanan dudaklarından yardım çığlığı yerine, acı dolu bir inleme döküldü.

Burning LoveWhere stories live. Discover now