Bölüm 1

343 1 4
                                    


Ghost Town'da fazlasıyla sıradan bir gündü.

Pejmurde evlerin kiremit çatılarının arasından görünen gökyüzü griydi ve grileşmeye de devam ediyordu. Kendini fazlasıyla şanslı hissetti Alexa, çünkü kasvetli, kurşuni havada, bir cadıyla karşılaşabileceği düşüncesi, neredeyse ayaklarını yerden kesiyordu. Çok geçmeden elinde tuttuğu parşömen kağıdına ilk damlalar düşmeye başlamıştı bile. Bu yüzden saçlarını yeşil renkli pelerininin şapkasına sıkıştırarak etrafa bakındı.

Pelerini de sahip olduğu diğer her şey gibi eski ve ikinci eldi; yeşil aplikelik kumaş altın­daki ucuz, astarlık kumaş, yıkanmaktan dolayı solmuş, yıpranmış, hatta çürümüş, ama yine de Alexa'yı idare edebiliyordu; uzun zaman önce onu; Ghost Town 12. Cadde de bulunan -Marshellin meşhur eskileri- adlı bir dükkandan satın almıştı, asasıyla birlikte.

Gerçi Marsell garip ve bir o kadar da deli dolu bir adamdı.Ama her zaman Alexa'ya indirip yapardı, öyle yapmasa da ona küçük hediyeler verirdi hep. Bu yüzden Alexa bu adama bayılırdı.

Şimdi; keşke, sokağı kaplayan şemsiyeleri bir anda yok edebilsem, diye düşünüyordu Alexa. Çünkü şemsiyeler, Alexa'nın görüş açısını kısıtlıyordu; ne alışveriş yapan büyücüleri görebiliyordu ne de aktarları, ne de küre, kazan, tılsım satan dükkanları.

Cadılar böyle havaları muhteşem bulurlardı her zaman. Saklandıkları kovuklardan gün yüzüne çıkarlar ve tanınmamak için basit bir bürünme büyüsüyle, kendilerini ölümlülere benzetirlerdi. Alexsa onları ölümlülerden nasıl ayırt edebileceğini de öğrenmişti artık. Bundan emin değildi ama öyle olmasını umuyordu. Öğrendiklerine göre, elmacık kemikleri çok belirgindi ve kulakları kepçeydi. Saf kanlı olanlar alnında bir çarpı işaretiyle mühürlenmişti. Bu onların ne kadar asil ve güçlü olduklarının bir belirtisiydi. En azından cadılarla ilgili okuduğu bir kaç kitapta sanırım – cadıları anlama sanatı- adlı eserde, her zaman böyle yazardı. Alexa bu kitabın bir kopyasını geçen yıl yüce kütüphaneden ödünç almıştı.Anlaşmaya göre kitap okunduktan sonra kendi kendini yok edecekti. Öylede olmuştu zaten.

Doğruyu söylemek gerekirse bu ona çok pahalıya patlamıştı. Bir cüceyi kandırmak aslında küçük bir çocuğun elinden şekerlerini almaya benzerdi , ama Alexa en dişlisiyle karşı karşıya geldiğini çok geçmeden anlamıştı. Kolları bir sosisi andıran ve kocaman bir yağ yığınından oluşan göbeği pantolunun içine zor sığan bir cüceydi bu. '' Küçük hanım, böylesine riskli bir şey için bana bedel ödemek zorundasınız'' demişti cüce.

Bunun için bu sevimsiz cüceye, kurbağa bacağı, at nalı, bufalo gözü, kertenkele başı ve daha neler neler vermesi gerekmişti. Ve son zamanlarda neredeyse bulunması imkansıza dönüşen unicorn boynuzu. Sanırım Alexa en çok onun için üzülüyordu. Ama Alexsa saf kanlı bir cadıyla karşılaşmak bir tarafa dursun, bir cadıyla karşılaşabileceğinden bile şüpheliydi artık. Sokaklar yavaş yavaş boşalmaya başlamıştı. Asil kanlı olanlarını ise bir an önce hafızasında silmesi gerekiyordu.Çünkü sayıları bir elin parmaklarını dahi geçmezdi. Öyleyse onları nasıl görebilirdi ki! Ghost Town sakinleri, onların adını ağızlarına bile almazlardı; kara lanetin üzerlerine sicim gibi çökeceğini düşünürlerdi hep. Bazılarıda sadece bunun bir efsaneden ibaret olduğunu söyler dururdu. Bi saf kanlı en son, Gilbert'ın bira hanesinde görünmüştü.

Alexa oraya daha önce hiç gitmemişti. Ve aslında oraya nasıl gideceğine dair pek bir fikride yoktu. Elinde sadece eski bir parşömen kağıdı vardı. Küçük bir kitapçının, pizza dükkanının, pelerin ve asa satan mağazaların önünden defalarca geçti, ama hiçbir yerde .... nın birahanesine dair bir ize ratlayamadı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 03, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GHOST TOWN SAKİNLERİWhere stories live. Discover now