Gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi. Tezgahın önündeki sandalyeye oturdu ve bana baktı "kahvaltı için gelmiştim hem konuşuruz diye düşündüm de sanırım sen çılgın edebiyatçı tarafından fena şiirleri yemişsin! Toksundur şimdi."

Allah'ım resmen rezillikti bu. Faris bey hiçbir şey olmamış gibi aldığı şeyleri tabaklara servis ediyordu "Efsar bu arada ben kutuyu bugün alırız diye Ahmetle konuştum ve beni resmen serbest bıraktı!"

Faris bey bize döndü ve Merte baktı. Mert ağzını tutarak gözlerini kapatmıştı. Faris bey bana göz kırptı ve elindeki bıçakla üstümüze yürüdü "demek Ahmetin ajanları sizdiniz ha!"

Mert gözlerini açtı ve Faris beyin elindeki bıçağı görünce ayağa kalktı "ben değildim ağabey yemin ederim bu kız sızdı sizin okulunuza. Kutuyu çalan bislik de buydu!"

Faris bey cebinden telefonunu çıkardı "şimdi babamı arayayım da adamları gelip sizi alsın. Canlı canlı kolunuzu bacağınızı kesip köpeklere atayım da akıllanın."

Mert kolumu tuttu "hadi yapsana bir şeyler kaçalım." cidden inanmıştı "Mert bir sakin olur musun lütfen! Faris bey zaten her şeyi biliyor şaka yaptı!" elini göğsüne koydu ve sandalyeye geri oturdu "Faris lütfen Efsardan uzak dur lütfen! Ya huyundan ya suyundan hesabı seni kendisine benzetmeye başlamış lütfen!"

Omzunu dürttüm "neden Ahmetin yanından ayrıldın?" başını bana çevirdi "çünkü tatlı canını seven sadece sen değilsin. O kutu çalındıktan sonra bana ne yapardı haberin var mı? Tabii sen rahattasın!"

Ne yani Ahmetin bana zarar vermeyeceğini mi düşünüyordu? Defalarca onun yüzünden ölümden dönmüştüm. Kafasına vurdum ve sinirle yüzüne baktım "yemin ederim sana güven olmaz. Ben çişimi bile senin verdiğin sözden daha uzun tutuyorum."

Yüzünü buruşturdu "pisliksin sen, iğrenç kız!" daha sonra Faris beye baktı "sen nasıl öğrendin kardeşim?" sandalyeyi çektim ve Mertin yanına oturdum "dün okul çıkışı Şeref bey beni misafir etti biraz. Ben odadan çıktığımda adamlarını gönderip odamı aratmış. E tabii Ahmetin ürettiği silah da orada olunca her şey açığa çıktı."

"ve sen Faris her şeyi öğrenmene rağmen Efsarın yanında mı durdun?" Faris bey arkası dönükken başını salladı. Mertin yüzüne baktım "şimdi bunları konuşmanın zamanı değil. Daha sonra uzun uzun anlatırım. Parti ne zaman ve saat kaçta?"

"bu gece saat onda başlıyor. Biz dokuzda orada olacağız. Adamla konuşup hemen çıkmak zorundayız Efsar. Eğer Ahmete yakalanırsan bu sefer seni serbest bırakmayabilir!"

Bir şeyleri anlatmaya çalıştığı belliydi "Mert ne oldu?" diye sorunca yerdeki bakışlarını kaldırdı "iki gün önce polisler geldi ve malikaneyi aradı. Tabii benim de biraz katkım oldu bu duruma. Yaptığı her şeyi çok iyi saklamış olacak ki ne ilaç ne de silah bulabildiler. Ama..."

"aması ne Mert?"

"odasını aradıklarında senin kıyafetlerin, parfümün ve resimlerin ortaya çıktı. Birde senin saçlarından ve kıyafetlerinden yapılmış, senin vücut ölçülerine göre tasarlanmış bir bebek!" Faris bey bıçağı tezgahın üzerine vurarak bize döndü "ne dedin sen!"

Yanımıza geldi ve bana baktı "yani Ahmetin sana aşık olduğu doğru!" sesindeki öfkenin sebebi neydi? Mert araya iyi ki girmişti yoksa ne diyeceğimi bilmiyordum "bu aşk değil Faris bu saplantının ta kendisi! Aşık insan esir etmez, işkence etmez, üzmez, ağlatmaz. Fakat o şeytan, Efsarın hayatını cehenneme çevirdi. Bu mu aşk?"

Ahmetin sürekli hayatımda iz bırakmasından sıkılmıştım artık. Geçmişimi hatta geleceğimi bile darmadağın etmek için tasarlanmış bir silah gibiydi.

UYANIŞ Where stories live. Discover now