Otelin sahibi Kartal'ın arkadaşı mıydı?  Bu yüzden mi müdürleri bana çok iyi davrandı.  Hatta ilk günlerde kaldığım vasat odadan çıkartarak bana güzel bir oda ayarlamışlardi. Ali bile bu durumam çok şaşırip anlam verememişti.

"Ben kısaca bana ne söylenirse onu yerine getirdim. Birincil görevim sizi korumaktı. Bu süre zarfında Kartal'a Beye sürekli rapor verdim. Bana söylediği zamanlarda da size bir şekilde çilek getirdim. Onun haricinde iki gün önce Kartal Bey buraya gelip..."

"Dur bir saniye Kartal buraya mı geldi? Kartal buraya beni görmeye mi geldi?"

"Yalnızca iki gün öncesinde değil bir kaç defa daha gelerek sizi uzaktan izledi. En son geldiğinde ise bana bu mektubumu verip işime son nefesime kadar devam etmemi söyledi. Eğer bana bir şey olursa da ödemelerin otomatik talimatla yapılacak dedi."

Ömrümün sonuna kadar beni gölge gibi birileri takip edecek ve ben bilmeyecektim. Elimi sızalayan burnuma götürdüğümde Raşit aradı. Telefonu açar açmaz efendim dedim.

"Doğan'inda haberi yokmuş. Biz şimdi yola çıkıp gidiyoruz sana..."

"Bende geleceğim. Raşit bende sizinle geleceğim. Sizinle gelip kocamin yanında olacağım.  Kartal cehennemin dibine de gitse bende geleceğim."

"Pasaportun var mı?"

"Var... Şükürler olsun ki var. Raşit eğer  beni beklemeden gidersen ben tek başıma giderim."

"Tamam, ben Doğan ile konuşup sana heri dönüş yapacağım.  Bu süre zarfına kadar da birkaç acil işimi halletmiş olurum."

Telefonu kapattığında çantami açıp pasaportuma baktım. Bir ara heveslenip almıştım. Birgün buna can simidi gibi sarilacağimi nerden bilebilirdim. Aklıma gelince yine Kartal'ı aradım ama telefonu hala açık değildi.  Neden kapalıydı ki birileri arar fikrinden caydırır diye mi korkuyordu.

Raşit tekrar aradığında bekleyeceklerini söylemişti. Şuan Kartal'a ulaşamasakta Raşit bütün hastane bilgilerine sahipti. Geriye kalan bütün yolu dua ederek geçirmiştim. Raşit direkt hava limanına gelemizi söylediği için yol biraz daha uzun gelmişti. 

Hava Limanına geldiğmizde arabadan inerek nereye gittiğimi bilmeden koştum. Içimde kötü bir his vardı ve bunun bende herhangibir tarifi yoktu. Nefes nefese Raşit'i bulduğumda sarılarak korkumu dile getirdim. Raşit beni kendinden ayrınca gözüm Doğan'a gitti.

"Kaybedecek zamanımız yok Lina, Kartal  çoktan ameliyata girmiş bizim bir an önce  yola hareket etmemiz lazım. Mustafa buralar sana emanet  bizimkilerden gözünü ayırma.  Cezmi de artık bizim adımımız yanına al ne yapması gerektiğini söyle."

"Raşit gidelim mi?" Doğan'ın sesiyle yanina bir iki adımda gidip başımı  kaldırdım. O da elleriyle omzumu tutup beni silkti.

"Inan bana Kartal, iyi olacak."

Başımı salladığımda hep beraber uçağa geldik ama bu biraz küçük daha kişiseldi. Raşit bu uçağın Doğan'in olduğunu söylemişti. Kartal kendi uçağıyla gittigi için bize bu kalmış. Bu adamlar iyi miydi ya ikisininde kendine özel uçakları vardı.

"Lina iyi olacağına söyledim." Sende öyle bir söylüyorsun ki sakin ol yoksa seni öldürürüm gibisinden, Bade seninle iyi anlaşiyor olmalı.

"Iyi söylüyorsun hoş söylüyorsun da her şeye hazırlı olmamız gerekmiyor mu? Senin ameliyatın çok zor geçmiş ölümden dönmüştüm."

"Ben yalnızca hafıza kaybı yaşadım  Raşit, sadece belli bir dönemi hatırlamıyordum. Böyle konuşup kızı ürkütmeyi kes."

"Ben olaya daha  objektif bakıyorum.  Kartal hafıza kaybı yaşarsa vay gele halimize.... Seni, Serçe'yi  unuttuğu an bittik. Bir daha ayni acıları yaşayıp  aynı toplara maruz kalmak istemiyorum. Özellikle de Lina'yı unutursa öldüğümün resmidir. Bu defa beni ölse de affetmez."

"Sen neyin derdindesin kız burada içi çıkacakmıs gibi ağlıyor sense canını peşine düşmüşsün. Biraz saha konuşmaya devam edersen ona kalmaz ben seni öldürürüm."

"Sana gerçeklerden bahsediyorum Doğan,  otur ve düşün. Kartal'ın  her şeyi öğrendiği güne dön. Estella'yı vurduğu güne geri dön.  O zaman Kartal'ı kim tutacak sen mi Lina mı?"

"Tamam, yeter artık daha fazlasını duymak istemiyorum."

"Istersen duy istersen kulaklarını kapat. Büyük ihtimalle Kartal iyi olacak o ameliyat iyi geçecek.  Senin gibi ağır şekilde hasta değildi. Seni ilaçlar dizginleyemezken onu dizginlemeye yetiyordu. Benim tek korkum hafıza kaybı yaşaması. Seni beni unutsa yine iyi de Lina'yı  unutursa Lina'nin aşkını unutursa biz bittik."

"Unutmayacak benim kocam beni unutmaz."


Onu düşünmekten kendimi alamıyorum, şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi.

Şeker Portakalı, José Mauro De Vasconcelos



Hayatın bedelini yalnızca ölüm ödeyebilir.













YARA İZİ  🚬 BIZE SEN KALA 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin