Efsar:

Uzun uğraşlar sonucu sonunda yatakhaneye gelebilmiştim. Yaptığım ilk şey ayakkabıları çıkarıp bir kenara fırlatmak oldu.

Kendimi yatağa attım ve sırtüstü uzandım. Topuzuma taktığım tokalar başımı acıtınca hepsini tek tek söktüm ve komodinin üzerine bıraktım.

Saat daha on buçuktu. Uyumadan önce duş almaya fırsatım vardı. Üzerimdekileri çıkardım ve dolabın önüne bıraktım.

"ben çıkarken bu odayı bu kadar dağıtmamıştım!" diye düşünmeden edemiyordum. Banyoya gittim ve önce yüzümdeki makyajı çıkarıp sonra sıcak suyun altına girip yorgunluğumu atana kadar bekledim.

Daha sonra saçımı yıkadım ve çıkıp havluya sarıldım. Saçlarımı kuruladım ve taradım sonra da sıkı bir şekilde örüp banyodan çıktım.

Çamaşırlarımı ve pijamalarımı almak için dolabı açtığımda bütün kıyafetlerimin askılardan çıktığını ve katlarının açıldığını gördüm.

Kesinlikle bunu ben yapmamıştım. Elime ilk geçen şeyleri giyindim ve odaya daha net bakmaya başladım. Çekmeceler karıştırılmış, yatak bulunduğu yerden daha ileriye kaymıştı. Halının ucu kıvrılmış, duvardaki çerçeveler eğri bir şekilde duruyordu.

Silahımı almak için dolabımdaki gizli bölmeye elimi atınca tabancamın orada olmadığını fark ettim. Kıyafetleri yere boşalttım ve bölmeyi tamamen açtım.

Ne bıçaklarım ne de silahlarım vardı. Toka ve broş olarak kullandığım delici aletler ve bıçaklar bile gitmişti.
Hatta Ahmetin bana gönderdiği altıpatlar bile yoktu.

Aklıma iki seçenek geliyordu "ya Ahmet bana yine oyun oynuyor ya da Şeref bey tarafından sonum geldi!"
Şimdi ne mi yapacaktım, tabii ki dağılan kıyafetlerimi eski haline getirecek ve hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranacaktım.

Faris beye bunu yapmak istemiyordum ama eğer Şeref bey beni yakaladıysa muhtemelen beni Faris beyin öldürmesini isteyecekti.

Böyle bir durumda da hiçbir şeyden haberi olmayan, suç üstüne yıkılmış zavallı bir kız gibi görünmek benim için zor değildi.

On beş yaşında büyük bir gece kulübünün sahibini dolandırmış bir insandım ben sonuçta. Aynaya baktım "hayır Efsar o, Ahmetin yanında kalan Azrailin yaptığı bir şeydi"

"ne fark eder ki?" ne?.. Aynadaki yansımam bana cevap vermişti. Bu iş oldukça ileriye gidiyordu. Her yeri eski haline getirdim ve yatağa girdim.

Umarım uykudayken aniden gelip yakama yapışmazlardı.

Ertesi sabah:

"son iki saat daha dayansam hemen eve gidip uyuyacağım!" cuma günü son derse girmiştik. Afetin sürekli uykusuzluğu hakkında söylenmesi beni daraltmıştı.

Bugün Faris beyde bir gariplik vardı. Bahçede ve koridorda kaç defa karşılaşmamıza rağmen yüzüme bakmamış, yanına gitmeme rağmen benimle konuşmamıştı.

Korkularım vardı...
Benim kim olduğumu öğrendiğine dair şüphelerim hatta. İlk defa böyle bir karmaşanın içindeydim.

Sınıftan içeri girince hep yaptığı şeyi yapmadı ve sessizce yerine oturdu. Eliyle oturmamızı işaret edip defteri doldurmuştu. Sınıfa bakmak için başını  kaldırdığında yüzüne bakıp gülümsedim fakat hemen başını çevirmişti.

Gülümsemem yavaş yavaş solarken o, ayağa kalktı. Ceketini çıkardı ve sandalyeye asıp, ellerini cebine koydu "kitabımızda Kendime Güveniyorum diye bir hikaye var ve hemen ardından da Kendimi Seviyorum diye bir metin."

UYANIŞ Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang