X.

1.9K 93 137
                                    

Sabah ikiside yatakta sarılmış, konuşuyorlardı. Draco yarım saattir onu nekadar özlediğinden bahsediyordu. Hermione de sıkılmadan dinliyordu.

"Draco. Başta sormak istemedim ama göğsündeki izler ne?" Dedi Hermione elini o izlerin üzerinde gezdirirken.

"Önemli değiller."

"Malikanede mi oldu?"

"Evet ama geçti gitti artık."

Hermione'nin içi burkulmuştu.
Draco'nun kolundaki işarette yavaş yavaş siliniyordu. Keşke o günlerde yanında olabilseydim diye düşündü.

Hermione'nin çok sevdiği bir ormana pikniğe gelmişlerdi. Draco Hermione'nin yaptığı sandviçlere bayılmıştı.

"Çok şanslı bir adamım. Müstakbel eşim harika yemek yapıyor."

"Beni yemeklerim için mi seviyorsun?"

"Bunu sormadın kabul ediyorum. Ben senin herşeyini seviyorum."

"Hem seninle evleneceğimi de nerden çıkardın?" Diye sordu Hermione.

"Ne demek nereden çıkardın? Benimle evlenmek istemiyor musun?"

"Yani. Daha genciz. En az bir on yılımız var."

Draco Hermione'nin suratına bakıyordu ciddi misin der gibi. O hiç böyle düşünmemişti.

"Düşüncene saygı duyuyorum." Dedi Draco ama bozulduğu her halinden belli oluyordu. Sandviçini yemeyi bırakmıştı. Hermione'ye arkasını dönmüştü.

Hermione onun şuan da komik göründüğünü düşünüyordu. Beş yaşında bir çocuk gibi. Ona yaklaşarak arkasından kollarını sardı.
Yanağına küçük öpücükler kondurdu.

"Sadece şaka yapıyordum. Tabiki de seninle evlenmek istiyorum. Kızdın mı sen bana?"

"Evet."

"Hadi ama." Dedi Hermione Draco'nun saçını okşarken.
Draco da gülümseyip arkasını döndü.
Hermione'yle dudaklarını birleştirdi.
Bi sırada elleri de rahat durmuyordu.

"Draco."

"Efendim." Dedi Draco mırıldanarak.

"Ormandayız. Farkındasın değil mi? Ellerine sahip çık."

"E napalım. Sen alıştırdın."

Hermione kıpkırmızı olmakla beraber Draco'nun ağzına büyük bir parça peynir tıktı.

Hermione akşam Ginny, Harry ve Ron'u davet etmişti. Bunu Draco'ya son dakika söylemişti.

"Potter ve Weasley ile bir akşam mı?Ah çok sıkıcı."

"Söylenme de yardım et. Şu tabakları alabilirsin mesela."

Draco Hermione'nin dediğini yaptı.
Biraz dişini sıkacaktı.
O da sonradan Pansy'yi çağırmayi düşündü. Ne de olsa o da onun arkadaşıydı. Hermione bunu normal karşıladı ve sesini çıkarmadı.

"Bunun ne işi var burada?" Dedi Ron Hermione'ye fısıltıyla Pansy'i göstererek.

"Draco davet etti. Ayrıca neden birazdan saldıracakmış gibi bakıyorsun?"

"Çünkü o delinin teki."

"Eskiden öyleydi. Ben değiştiğine inanıyorum."

"Ben inanmıyorum. Yemeklerimize zehir katabilir."

"Abartıyorsun Ron. Hadi masaya gidelim."

"Ben varım diye mi konuşmuyorsunuz?" Dedi Pansy.

Hermione "hayır" Ron ise "evet" dedi.

"Ne o Weasley. Korkuyormusun benden?"

"Ne saçmalıyorsun? Senden neden korkayım ki?"

"Korkak olduğun içindir belki."

"Birde değiştiğine inanıyordun Hermione. Al işte. Eski aptal Parkinson." Dedi Ron sinirle.

Pansy Ron'a ölümcül bakışlar atarak ayağa kalktı. Diğerleri endişeyle onlara bakarken Draco sırıtıyordu.

Pansy önündeki bardağı alıp içeceği Ron'un yüzüne fırlattı. Daha sonra birşey demeden evden çıktı.










Sizce Pansy iyi mi yaptı? 😺
Bence güzel oldu ☻☻☻

Ron biraz abartıyor mu?

Draco'nun beş yaş tavırları çok tatlı değil mii??😻

Hermione birşey demese ileri gidecek orada bile tövbee 😂

Böyle mutlu bölümleri seviyor musunuz?

Bölüm nasıldı? ❤❤

~Endless~ Dramione حيث تعيش القصص. اكتشف الآن