Başlangıç

33 4 2
                                    


Where You Belong ile birlikte tavsiye edilir.

Keyifli okumalar..


1998 yılı karlı bir Şubat gecesinde Dinç ailesi büyük kızlarının doğum gününü kutlamış eve dönüyorlardı. Yollar karlı ve bir kısmı buz tutmuş olduğu için kayıyordu. Arabada hafif bir müzik eşliğinde arka koltukta oturan iki küçük kızın sesleri yankılanıyordu. Mutlu ve huzurlu bir aile tablosu için her şey yerli yerindeydi. Anne ve baba şarkıya eşlik ediyorlardı. Birbirlerine bakışlarındaki sadakat ve sevgi gözle görülebilir cinstendi. 

İki küçük kız aralarında bir oyun bulmuşlardı. Arabanın camı soğuktan buğulandığı için ikisi de bir şeyler çizmeye çalışıyorlardı. Büyük kız bir kalp çizdiğinde küçük olana dönerek ''Bak bizler bunun içinde yaşıyormuşuz. Çok komik değil mi. Onu göremiyoruz bile'' dedikten sonra gülmüştü. Küçük olan onu anlamadığı için onu kenara iterek cama bir şeyler çizmeye devam etmek istedi. Ama cam soğuktu ve artık elleri üşümüştü. 

Bu yüzden bu oyunu bırakmaya karar verdiler.  Baba arabayı oldukça sakin ve dikkatli kullanıyordu. Zaten buz tutmuş olan yollar yeteri kadar tehlike arz ediyordu. 

Ama bazen ne kadar tedbir alınırsa alınsın bazı şeyler beklenmedik olabiliyordu. O gece de öyle olmuştu. 

Karşı yoldan son hızla gelen bir araba şerit değiştirerek ters şerite girmişti ve Dinç ailesinin otomobiline doğru hızla geliyordu. 

Karşı yoldan gelen arabanın farları babanın gözlerini alıyordu. Anne telaşlı bir şekilde eşine bağırdı ve arkasına döndü. İki küçük kız halen kendi kendilerine gülüyor ve eğleniyorlardı. Kim bilir belki de son eğlenceleriydi. Anne son bir gayretle çarpışma anı öncesi iki küçük kızına kendini siper ederek sarıldı.

Ve sonra sesler kesildi. Mutlak bir sessizlik arkasından uğuldamayı beraberinde getirecek bir sessizlik. 

Zaten hep öyle değil midir. Büyük sesler büyük suskunlukları. Büyük sessizlikler ani patlamaları beraberinde getiriyor. 

...........

Gözlerimi yavaşça aralayarak uyanmaya çalıştım. Yorucu bir geceydi ve geç yatmıştım. Ama iş vardı ve gitmem gerekiyordu. Tavana baktığımda zihnim yavaşça gece gördüğüm rüyayı zihnime yerleştiriyordu.

Yine o araba kazası rüyası. Hiç değişmezdi. Yorgun olduğum her gece mutlaka görürdüm. Anlamı neydi ve ısrarla neden karşıma çıktığına dair en ufak bir fikrim yoktu. Bir kaç psikolog görüşmesi yapsam da faydasız kalınca bende peşini bırakmıştım.

Umursamamaya çalışarak yataktan kalktım. Banyoda rutin işleri hallettikten sonra siyah bir etek ve üzerine şık bir gömleği üzerime geçirdikten sonra odadan çıktım. Aşağı katan indiğimde babam uyanmış ve kahvaltı yapıyordu. Beni gören çalışanlar servisimi açmaya başlamıştı. Gidip babamın yanağına ufak bir öpücük bıraktım. ''Günaydın Dünya'nın en yakışıklı babası.''

''Günaydın Dünya'nın en tembel kızı.'' diyerek gülümsediğinde yüzümü astım. Yemek masasındaki yerime geçerken ''Aşk olsun gerçekten. O kadar çalışıyorum. Dün gece bir yemek vardı ve onunla uğraşmak zorunda kaldım.'' dediğimde babam yandan bir bakış atarak ''Dün gece sence sadece restoranda mı bitti dersin?'' dedikten sonra yine babamdan habersiz kuş uçmayacağı bir kez daha yüzüme vurulmuş oldu. 

''Hadi ama baba. Sadece biraz eğlenmek için arkadaşlarla iş yemeği sonrası gittik.'' Açıklamam babamı tatmin etmiş olsa gerek bir şey demedi. Zaten bana hiçbir zaman kızmamıştı.

Adem'in YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin