"Özür dilerim bebeğim. Anlatmam gerekiyordu, biliyorum. Ama ailenin söylemesi daha iyi olur diye düşündüm... Üzgünüm."

Sinirden ve kırgınlıktan başımı öne eğerek dolan gözlerimi kırpıştırdım.

"Saat geç oldu. Uyuyacağım. Pazartesi günü okulda görüşürüz Jungkook."

Başımı kaldırarak konuştuğumda omuzlarının düşüşünü izledim.

Daha fazla orada durmadım.

Merdivenlerden çıkarak odama girdim.

Üstümü değiştirip sarı polar pijamalarımı giydim.

Kafamı toplamaya ihtiyacım vardı.

Belki Jungkook'u o şekilde göndermek kaba bir davranıştı ama bunu yapmam gerekiyordu.

Biraz dinlenmek ve düşünmek istiyordum.

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

"Selam."

Arabaya bindikten sonra konuştuğumda Yoongi kaşlarını kaldırarak baktı.

"Saat gece 2. Ve siz insanların uyuma, biz vampirlerinde avlanma zamanı. Sen beni arayarak seni Jungkook'a götürmemi istiyorsun..."

Mahçup bir şekilde gülümsedim.

Tamam saat geç olabilir ama benimde yapmam gereken bir iş vardı
sonuçta.

"Yemeğini böldüğüm için üzgünüm ama şuan gerçekten Jungkook'a gitmem lazım."

Tek kaşını kaldırarak baktı. Ancak bir şey söylemeden arabayı çalıştırdı.

Yol boyunca ikimizde konuşmadık.

Elimde sıkıca tuttuğum telefonumun ekranını sürekli açıp kapatıyordum.

Jungkook'un evine geldiğimizde Yoongi arabayı durdurdu.

"Git hadi sevgiline."

Utangaç bir şekilde gülümsedim ve kapıyı açtım.

"Teşekkür ederim tekrardan."

O da gülümsediğinde kapıyı kapattım ve hızla ahşap eve ilerledim.

Evin ormanın ortasında olması beni iyice geriyordu.

Kapıyı çaldıktan 1-2 saniye sonra kapı açıldı.

"Jimin?"

Sesi fazlasıyla yorgun çıkıyordu.

Jungkook arkama bakıp arabanın içindeki Yoongi'ye kısaca selam verdi. Ardından Yoongi arabasını çalıştırdı ve uzaklaştı.

İçeri girmeyi bile beklemeden hızla boynuna atıldım. Soğuk boynuna kollarımı sarıp başımı boynuna yasladım.

Jungkook bir eliyle belimi sardı.

Beni kapının önünden içeri doğru çekti ve kapıyı arkamdan kapattı.

"Bu saatte, ne oldu birden bire? Bir sorun mu var? İyi misin?"

Aldığım sorularla gülümsedim.

Aniden buraya gelmem tuhaf olduğu için arka arkaya soru sorması normaldi.

"Özür dilerim Kook."

Jungkook iki elini belimde birleştirdi ve beni daha da yakınına çekti.

"Ne için özür diliyorsun?"

"Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Ancak sana kaba davrandım. Özür dilerim. Amacım o değildi."

Masum bir gülümseme sundu bana.

Çok tatlı ve yakışıklıydı.

Bir eliyle saçlarımı kulağımın arkasına attı. Ve ortaya çıkan alnımı öptü.

"Sen haklıydın. Sana tabiki kırılmadım. Asıl ben özür dilerim."

Başımı hayır anlamında salladım.

"Ah Minie, üzerine ceket bile almamışsın. Üşümüş olmalısın..."

Evet oldukça üşümüştüm.

Birden aklıma gelen şeyle telaşlı bir şekilde üstüme baktım.

Tanrım...

Hayır, hayır!

Sarı polar geceliğimle gelecek kadar ne yapmış olabilirdim ki...

"Çok tatlı olmuşsun."

Utangaç bir şekilde dudaklarımı dişledim.

Ani iltifatları yüzünden bir gün aklımı kaybedecektim...

Beni şöminenin karşısındaki koltuğa oturttu ve kenarda duran battaniyeyi sıkıca örttü üzerime.

"Bekle burada. Sana bitki çayı yapacağım."

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Merhabaaaa... 2 günlük tatilin ardından geri döndüüüüm... :)

Bu arada diğer bölüm smut :) eheheheh. Ramazandayız ama inşallah günah olmaz...

Nasılsınız?

Umarım bölümü beğenirsiniz...

Sizi seviyorum... 💜💙💚💛🧡❤️

(meteor musun nesin ayol

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(meteor musun nesin ayol...)

𝘋𝘌𝘈𝘙 𝘝𝘈𝘔𝘗İ𝘙𝘌🍷    |Jikook   <tamamlandı>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin