10.BÖLÜM

57 10 12
                                    

Ben küçücük bir bebektim “sen” kocaman bir sevda. Ben senin ellerinde büyüdüm “sen” benim yüreğimde…

10.Bölüm: Tehlikeli Sular

Onca korkulu dakikaların sonunda kaldırımda sessiz bir şekilde oturuyordum. Hâlâ korkun geçtimi derseniz bir gram eksiklik yok. Bi kaç dakika ağzımı kapalı tutmuştu. Daha sonra sessiz olursam bırakacağını söylemişti. Tabi bende kabul edivermiştim. Şimdi işe o ayakta hemen oturduğum kaldırımın yanında sigara içiyordu. Üzerimde olan bakışlarını hissedebiliyordum. Ben ise sessiz bi şekilde nasıl kaçacağımı düşünüyorum. Hâlâ bir yol bulamadım tabi. Şu hayatta benden salak biri yoktur ya. Kim tanımadığı birinin yanına gelirki. Hadi geldin diyelim ıssız olduğunu görünce geri döner. Bunu yapmayan tek ben olabilirdim zaten. Oldum da. Salak ben ya. Cidden nasıl gidicem ben ?

"Salaksın evet. Ayrıca ben git demeden gidemezs."

Ne ben sesli mi konuştum. Allah belâmı versin. Napıcam ya ? Allahtan burağı baharın yanına yollamıştım. Içim o konuda rahattı. Şuan tek sorun benim bu adamdan yakamı kurtarmamdı. Telefonumu da aldı zaten. Ne paralar vermiştim ben ona ahhh ah.

"Cidden salakmışsın. Bir insan bu durumda nasıl telefon düşünebilir ?"

Yine mi konuşmuyorum be.

"Tabi telefonumu düşünüceğim. Ne paralar verdim ben ona!!"

"Sesini yükseltme!!"

"Tamam."

Tabi hemen kedi yavrusu gibi olurum. Kız başıma bu saatte diklenemem.  O zaman bu saatte yabancının yanına gitmek ne oluyor dediğinizi duyar gibiyim. O bir hataydı bir kere yargılama yok.

"Napacaksın bana ?"

"Ne yapmamı istersin küçük savaşçı ?"

"Tabi ki salmanı."

Alaylı bir şekilde bana bakarak " Fazla zekisin." demişti.
Devamın da ise "Ee savaşçı ne bu ilanlar. Hemde benim sokaklarımdaki direklere, duvarla aşmışsın. Bir de izin almamışsın. Şimdi ne yapmalıyım sana ?"

"Birincisi sokaklar herkesindir. İkincisi ilanları okusaydın anlardın  neden olduklarını. " kafam dik bir şekilde söylemiştim bunları.

Sinirlenmişti. Üstüme yürüyerek "Sokakta kime sorsan benim adımı verir. Sokak benim. Ve senin saçma ilanlarını okuyacak değilim. Küçücük halinle kimi özgürlüğüne kavuşturacaksın ha?!!"

"Eminim başaracağım. Ama sen bu zorbalıkla hiçbir  şeyi başaramayacaksın."

Kızmıştı. Resmen burnundan soluyordu. Elini hemen bileğime sarıp sıkmaya başladı. "Benim nerde iyi olduğum seni hiç alakadar etmez. Ama başka yerlerde iyi olduğuma  eminim. Şansını zorlama. Yarın buraya tekrar geliyorsun. Yoksa çok sevdiğin bahar puf olup gider anladın mı ?!!"

Bileğimin acısıyla "Ah bırak beni. Tamam lanet olsun anladım."

Alaycı bir gülümsemeyle bileğimi bırakmıştı. "Geldiğinde katran nerde diye sorarsın birine söylerler  yerimi."

"Ta tamam."

"Taksi çağırdım gelir birazdan gidersin. Gidiyorum ben dikkat et kendine küçük. "

"Beni burda mı bırakıcaksın ?"

Dalga geçer gibi "Benle mi kalmak istersin ?"

Telâşla "Yok yok gidebilirsin. "

"Hadi eyvallah."

Sigarasından bir dal daha yakıp karanlık sokakta ilerlemişti. Ben ise tek başıma kaldırımda duruyordum. 10 - 15 dakika sonra taksinin ışıkları gözükmüştü gözüme. Yanıma ulaştığında telaşla taksiye binip adresi vermiştim. Ücreti uzattığımda ödendiğini söylemişti taksici amca. Yol akıp giderken ne yapacağımı düşünüyordum. Resmen beni tehdit etmişti. Gitmek zorundaydım . Adam resmen tehlike kokuyordu. Hah bi de sokakları varmış. Yermiyim bu numarayı ben. Yemem tabi ki. Pislik resmen...

~İLK  SAVAŞIM: ÖZGÜRLÜK ~Where stories live. Discover now