"Sakın ağlama." derken ses tonu kendinden emin çıkmıştı.

"Tamam." dedim ve masaya doğru geçtik.

"Abi iyi misin?" dedi Ceren. "Ah! Ne kadar aptalım. Burada ne kadar iyi olabilirse."

Çok güzel moral veriyor(!) değil mi?

"Ceren bir sus da cevap versin. Abi nasılsın?"

"İyiyim küçük cadılar, iyiyim. Burada en azından sizin zırıltınızı çekmiyorum." deyip Ceren ve Peri'ye baktı.

"Aşk olsun abi. Ne yaptık sana Allah'ım ya." dedi Ceren ellerini göğsünde birleştirdi. Peri de aynı şekildeydi.

Boran bana döndü ve tek elimi alıp öptü.

"Kendine bakıyorsun değip mi Mevsim? Ben yokum diye kendini salmıyorsundur. Bu beni çok kızdırır." dedi ve sonunda tek kaşı havada bana baktı.

"Sen beni merak etme. Ben iyiyim, asıl soruyu sana sormak lazım." dedim gözlerinin içine bakarak.

"İyiyim dedim ya." dedi ve güldü daha sonra yüzü ciddi bir ifade aldı. "Mevsim şimdi beni iyi dinle güzelim. Aileni alıp buraya getirdiğimi söylemiştim, hatırlıyor musun?"

Evet anlamında başımı salladım.

"Harika. Şimdi sen buradan çıktıktan sonra ailenin kaldığı eve gidiyorsun. Bir görseydin var ya onları. İlk onlara herşeyi anlattığımda seni buldukları için sevindiler biliyor musun? Annen çok tatlı bir kadın. Baban zaten ondan aşağı kalır bir yanı yok. Ayrıca 2 de abin var." dedi.

"Abilerim ha? Anne? Ve tabii baba? Çok garip." dedim ve tebessüm ettim.

"Seninle ilk tanıştığımız zamanlar senin hakkında biraz bilgi topladım. Orada da ailenin seni para karşılığında satıldığı söyleniyordu ama iş hiç de öyle gelişmemiş. Seni doğduğun gün zorla almışlar. Daha sonra seni bulmak için çok uğraşmışlar ama seni bulamayınca vazgeçmişler." dedi kaşları çatık.

"Gerçek ailem ile tanışmaya hazır değilim." dedim mahcup bir biçimde başım önümdeyken.

"Ama konuşman gerek. Onlarla konuşman gerek Mevsim. Şimdi buradan çıktıktan sonra direkt eve git. Rüzgar'a seni aileni götürmesini benim emirim olduğunu söyle. (Rüzgar Boran'ın korumasıydı.) Oraya git ve daha sonra konuş, içini dök ve iş çözülsün."

"Tamam konuşacağım onlarla. Söz" dedim.

Daha sonra konuşma süremiz dolunca Boran'a son kez sıkı sıkı sarıldım ve o da bana bakarak gözden kayboldu. Evet şimdi Boran'a söz verdiğim şeyi yapmak üzere gitmeliydim. Kızlar ile ayrılıp eve geldim. Rüzgar telefonuyla uğraşırken beni görünce bir anda toparlandı.

"Yenge?" dedi bana bakarak.

"Bırak şimdi yengeyi." dedim nefes nefese. "Boran'ın yanından geliyorum. Gerçek ailemi görmek istiyorum. Boran'ın haberi var." dedim.

"Boran Abim nasıl?"

"İyi daha iyi olacak." dedim ve ondan sonra Rüzgar başını salladı daha sonra arabaya bindik. Arabada giderken oldukça tedirgindim bir yandan da heyecanlıydım. Gerçek ailem ile tanışacaktım olsun o kadar...

Araba durunca Rüzgar'a dikiz aynasından baktım. "Geldik." deyip yanda bulunan evi kocaman evi göstedi. Boran ailemi buraya mı yerleştirmişti??

Derin bir nefes alıp arabadan indim. Adımlarım yavaştı. Korumalar evin çevresindeydi. Beni görünce başlarıyla selam verdiler. Ben de aynı şekilde başımı sallayarak aynı şekilde karşılık verdim. Kapıya gelince durdum ve öylece kapıya bakmaya başladım. Az sonra gerçek ailem ile tanışacaktım. Bu yüzden mantıklı düşünemiyordum. Onları gördüğümde ne diyecek nasıl davranacaktım?? Hiçbir fikrim yoktu. Tek bildiğim hayatımın yapboz parçalarının tek tek yerine oturduğuydu. Daha fazla kapıda durmanın mantığı olmadığından elimi kaldırıp kafıyı iki defa tıkladım. Derin bir nefes aldım içime. Kapı yavaşça açıldı.

Canlarıım. Merhabalar. Çok sevdiğiniz yazarınız geldi.

Hemen konuya girmek istiyorum. Aslında konular fazla baya. Ben başlayayım baştan.

1. Konu: Arkadaşlar okunma sayıları, voteler ve yorumlar muhteşem bir şekilde düştü. Acaba emekliye mi ayrılsam erkenden diye düşündüm? Neyse bunun önemi yok. Yorum votelere önem verelim.

2. Konu: Kitabın bitimine az kaldı. Kendinizi finale hazırlayın. Hiç beklemediğiniz bir anda final yapabilirim.

3. Konu: Şimdi arkadaşlar bana mesajlar geliyor türlü türlü. 'Niye yazmıyorsun, biz seni beklemek zorunda mıyız? Buraya önem vermeyeceksen buraya yazma' gibilerinden. Bu tür mesajlar gerçekten beni üzüyor. Sanki ben bu platforma önem vermiyormuşum gibi bir algı oluşturuyor. Yani ben de bu mesajlara karşılık olarak biraz sert çıkışıyorum. Ama asla bilerek yapmıyorum, sinirden oluyor. Yanlış anlaşılmasın. Zaten bu aralar koronavirüs yüzünden eve kapandım acayip sıkıldım bunladım. Bir ara telefonum bozulur gibi oldu. Bölüm atamadım bu yüzden. Ayriyetten biraz da ders çalışmaktan yazamadım. Ayrıca şöyle bir şey var. Dünya korona virüsten kasıp kavrulurken benim canım dans hocam(!) durmadan bana dans videoları atıp duruyor. Dans etmekten nefret ettirtti bu 1 haftadır beni. Neyin kafasını yaşıyor acaba?

Neyse çenem düştü benim.

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler?

Bu bölüm 1170 kelimelik.

KADERİMDE SEN VARDIN (Tamamlandı)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant