32.Bölüm

4.6K 142 25
                                    

Herkesin hayatında zorluklar yer alır. Bunların bazıları geri alınamaz ve hayatımız boyunca peşimizden gelir, bizi takip eder. O zorluklar bizi kovaladıkça biz de gün geçtikçe tükenmeye başlarız.

Mira'ya yaptığım şeyden sonra kimseyle konuşmuyordum. Yemek yemiyordum. Boran benim bu tavırlarım karşısında tedirgin oluyordu, benim için endişeleniyordu.Şu anda evdeydik, Peri, Ceren ve Boran aşağıdaydı. Mira'nın dün cenazesi olmuştu ama cesaret edip gidememiştim, ben bir cana kıydım, kendimden nefret ediyordum.

Başım dizlerimin üzerinde öylece duruyordum. Kapı açılınca gelene bakma gereği duymadım.

"Mevsim?" dedi Boran yatağa oturup. Cevap vermeye gücüm bile yoktu, gerçi konuşsam bile sesimin çıkacağından emin değildim.

"Açsın kaç gündür. Gel aşağı birşeyler ye."

Bana sarıldı ve derin bir nefes aldı. "Geçecek Mevsim, geçecek." Saçlarımı öptü. "Seni seviyorum."

Beni bırakıp elimi tuttu. "Hadi aşağı, yemek yemen lazım." Kafamı olumsuz anlamda salladım.

Yatağa oturup beni omuzlarımdan baskı yaparak yatağa itti. Hemen sonra yanıma geçip bana sarıldı. Şu anda birlikte yatakta yatıyorduk. Öylece tavana bakıyordum ben ise, Boran bunu fark etti ve çenemden tutup başımı ona doğru döndürmemi sağladı.
Dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu. "Ben o eski neşeli Mevsim'i görmeyi istiyorum." dedi ve bana öylece bakmaya başladı. Yüz hatları bir kalemle çizilmiş gibi kusursuzdu. Allah'ın boş gününde özene bezene yarattığı bir gerçekti.

Bir anda gözlerimi açtığımda öylece etrafa baktım. Kahretsin! Hepsi rüyaydı. Boran dün hapise girmişti ve ben rüyamda onu görüyordum. Canım acıyordu, içeriye girmesi benim suçumdu ama artık kendime gelmem lazımdı. Boran ve kendim için güçlü olmak zorundaydım.
Ayağa kalkıp aşağı kata indim. Ceren ve Peri benimle birlikte kalıyordu, beni mutlu etmek için onlar da moralini bozmuyordu. Yalnız kalmamı istemiyorlardı. Ceren ve Peri koltukta uyumuşlardı.

"Peri, Ceren uyanın." diye bağırınca Ceren gözlerini açtı ve açar açmaz yere kapaklanması bir oldu. Ona bakıp kafamı iki yana salladım. Peri de gözlerini açmış koltukta doğrulmuştu.

"Yok kız. Bu abimle dura dura abime benzedi. İnşaallah bu geçicidir." dedi ve ellerini açıp dua eder gibi yaptı.

Mutfakta kahvaltı hazırladık ve birlikte yedik. Daha sonra yukarı çıkıp üzerimi giyindim. Aynada kendimi görüp çığlık attüm. Bu ne be? Halime bak. Gözlerim kızarmış ve hayalet gibi duruyordum. Makyaj yaparak gözlerimi düzeltmeye çalıştım. Artık ne kadar düzeltilebilirse...

Herşeyi yapıp evden çıkıyordum ki Peri bana seslendi. "Mevsim nereye?"

"Boran'ı görmeye gidecem." dediğim anda ikisi de ayaklandı.

"Biz de geliyoruz." dedi Ceren. Tamam anlamında başımı salladım. Çok geçmeden onlar da hazır olunca evden çıkıp Boran'a doğru yol almaya başladık. Benim suçumu üstlendiği yetmiyormuş gibi bir de 3 yıl hapis cezası almıştı. Keşke zamanı geriye almak gibi bir yeteneğimiz olsaydı.

Cezaevinin önüne geldiğimizde içeri girdik. İçeri girdik ve bizi biraz sonra görüşme odasına aldılar. Boran'ı görmenin vereceği heyecanla ellerim terlemeye başladı. Biraz sonra kapı açıldı ve karşımda onu gördüm. Hemen gidip kollarımı onun boynuna sardım. O da alçıda olan elini kullanmadan bana sarıldı.

"Mevsim'im." dediği anda kalbim hızlı atmaya başladı. Kalbimin bu kadar çabuk heyecanlanması normal mi? Ah! Tabii ki normal sevdiğim adam karşımda duruyor daha ne olsun...
Gözlerimde buğulanma olunca gözlerimin dolduğunu o zaman anladım. Birbirimizden ayrılınca Boran bana dikkatle baktı. Sonra kaşlarını çattı.

KADERİMDE SEN VARDIN (Tamamlandı)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon