deux

52 5 0
                                    


1 eylül pazartesi

----------

Elimde oynadığım sigarayı kaldırıma bastırıp ayaklandım ve çöpe attım. Bazı şeyleri değiştirememek her zaman acı veriyordu. Buraya gelmek benim seçeneğim değildi ki bir seçenekte yoktu. Ya gelmek zorundaydım yada gelmek. Sürekli benim yerime kararlar verilmesi ve bu olanların hayatımı büyük ölçüde etkilemesi canımı yakıyordu. 

Her sabah okula Doğu ile yürürdük şimdi ise tek başıma hiç tanımadığım insanların arasına karışacaktım. Yıllardır tanıdığım ve aynı sınıfta okuduğum insanlarla bile iyi anlaşamayan ben, şimdi yeni insanlar tanıyacaktım. Belki de sıkıntı bende değilde çevremde olan insanlardaydı. Bir kaç saat sonra tanıyacağım insanlarla iyi anlaşıp anlaşamayacağımı bilemezdim. Ama sivri dilim ve ukala sözlerimin pek yardımcı olmayacağını çok iyi biliyordum. 

Yavaşça yürümeye başlayıp okula ilerledim. Buraya taşınmamızın 2.gününde babamla gelip kayıt işlemlerini halletmiştik. Bu yüzden okulun yolunu bulabilmiştim.

Görünmeye başlayan okulun kapısından öğrenciler ilerliyordu. Gerilmeye başlamıştım. Eğer ki Doğu yanımda olsaydı böyle olmazdım. Artık bunu aşmam gerekiyordu. Hayatımın sonuna kadar Doğu zaten yanımda olamazdı. 17 yaşındaydım ve artık kendi başıma ayaklarımın üstünde durmak için geç kalmıştım. 

Okula doğru yürümeye başladım yoksa geç kalacaktım.İlk defa okul kapısından içeri yalnız giriyorum.İlk defa Doğu olmadan okul yoluna yürüyorum.Alışmışlık kötü şey.Alıştığımız şeylerden bir anda ayrıldığımızda ,oluşan boşluğu dolduracak bir şey arıyordu insan.Ne zaman birimiz okula gelmek istemese evine gidip zorla kaldırırdık çünkü alışmıştık.Yolda beraber art ardına yakılan sigaralara,küçük atışmalara,yüksek kahkahalara.Alışmış kudurmuştan beterdir demiş atalarımız,ne güzel demişler.

Demir okul kapısından içeriye girip yürürken etrafa bakındım.Çimenlerde,banklarda ve kafeterya binası olduğunu düşündüğüm yapının önünde grup grup insanlar vardı.Eski okulumda gruplaşma yoktu. Herkes birbirini tanır ve sıcak davranılırdı.

Okulun ortasında dikilirken omzumun üstünden bir el uzandı.Kemikli ve büyük ellerin arasında küçücük kalmış telefona baktım.Kafamı çevirmeme fırsat vermeden  konuştu.

"Dün bankta unutmuşsun."venüs'ün sahibi.Sesinden anlamıştım fakat emin olmak için arkama dönüp yüzüne baktım.Dün Venüs geldiğinde dikkatim dağılmıştı unutmama şaşmamalı.

"Şaşırtıcı bir davranış.Şaşırttın beni."sözlerimin ardından elinde olan telefonumu aldım ve çantamın ön gözüne koyup fermuarı kapattım.Yüzüme doğru gevşekçe gülüp konuştu.

"O kadar mı puşt duruyorum."

"Yani,biraz."dedim ve güldüm.Sessizlik oluştuğunda öksürerek konuşmaya devam ettim."sağol kaybetseydim baya azar işitirdim."

"Okulda yeni misin?"konuyu değiştirip yönelttiği soruya verecek cevap aradım.

"Aslına bakarsan toptan yeniyim.Şehir olarak,okul olarak.Baya yabancıyım buraya."

"Güzel yer,zamanla seversin İzmir'i."

"Umarım."dediğim an zil çalmıştı.Öğrenciler yavaş yavaş sınıflara dağılırken gülümseyip konuştu.

"Gitmem gerek,sonra görüşürüz."gülümsediği için yalancı bir gülümseme takınıp daha sonrasında önüme döndüm ve okula ilerlemeye başladım.Sanırım arkadaş edinmede çokta kötü değildim ama çokta arkadaş edinebileceğimi sanmıyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 03, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

unuttun mu beni | bxbWhere stories live. Discover now