"adam deli gibi sevdiği kadının öldürülmesine razı olmuşken seni çiğ çiğ yeseler ses etmez!" düşündüğüm şeyle yutkundum. Pencereden mi atlasaydım ya da o beni öldürmeden ben kafama sıkabilirdim.

Tabii ki de hayır! Canım kendim böyle bir sonu hiç hak etmiyordu. Ceketini alıp sınıftan çıktığında daha da şaşırmıştım. Sanırım benimle ilgili bir şey değildi. Kendi kendine düşünürken bana sektirmişti. Rahatlıkla nefesimi verdim.

Etrafa boş boş bakarken Afet, Kerimin yanına gitmişti. Ben de çantamdan haritayı çıkardım ve eteğimin beline koydum. Sınıfa baktığımda herkesin kendi aleminde olduğunu gördüm.

Kimi kendi arasında konuşurken kimi de uyuyordu. Mertin verdiği kulaklığı taktım ve düğmeye bastım. Mert sinyali almıştı "pekala Azrail şimdi! Ceketinin düğmesine bir kamera taktım ama merak etme ilk defa şimdi devreye sokacağım. Onun dışında sadece seni yönlendirmek için kulaklık takmanı istedim cevap vermesen de olur."

'Cevap vermesen de olur' mu? Zaten cevap veremem aptal!' sabır çekip sınıftan çıktım. Her an bir köşeden Faris bey çıkacak korkusuyla ilerlerken bodruma gelmiştim.

"sanırım seni takip eden biri var!" bir şey ararmış gibi etrafa bakarken beni takip eden kişinin Gamze olduğunu görmüştüm. Sessiz olmaya çalışarak bana yaklaşıyordu.

Elim silahıma gidince Mert bağırmıştı "sakin ol Azrail onu öldürürsen başımıza bela olur. Başka bir çözümle gönder onu!"
Merdivenlerin köşesinde durmuş beni izliyordu.

Boşluğa bakarak gülümsedim ve elimi uzattım. Hiç kimse olmamasına rağmen birinin elini tutuyormuşum gibi davranmıştım. Gamzeye döndüğümde yüzünün kireç gibi olduğunu fark ettim. İşaret parmağımı ona uzattım ve gözlerimi yukarı kaydırıp deli gibi titremeye başladım.

Gamze çığlık atarak kalkmıştı "ay buna bir şeyler oluyor imdat!" diye bağırarak yavaş yavaş indiği merdivenleri üçer beşer çıkıyordu.
Kulaklıktan Mertin kahkahasını duyabiliyordum. Bu beni tebessüm ettirmişti.

"haritayı aç Azrail. Buradan sonrasında seni izleyebileceğim bir kamera yok. Onun için ceketindekini devreye sokuyorum." haritayı çıkarıp açtım. Küçük el fenerini dişlerimin arasında sıkıştırmıştım.

Çizimde belirtilen yerde durunca tekrar baktım, ilerideki kazan dairesine gitmem gerektiği çizilmişti. Çizimi takip ederek kazan dairesine giden merdivenlere açılan kapağın önünde durdum.

"hazır mısın Azrail?" ne dediğini anlamamıştım. Kilidin üstünde yanan kırmızı ışığın yeşile döndüğünü görünce kilitlerin elektronik sisteme bağlı olduğunu görmüştüm.

Yani bir insan yıllarca koruduğu bir şeyi asma kilit ardında saklamazdı herhalde. Kapağı açtım ve merdivenleri inmeye başladım "kapağı kapat!" diyen Merti dinledim ve kapağı örttüm "kontrole gelen olursa diye burayı tekrar kilitliyorum Azrail! Merak etme çıkarken sorun yaşamazsın."

Kapı tekrar kilitlenmişti. Merdivenler oldukça kirli ve kaygandı. Dikkatli bir şekilde iniyordum. Merdivenlerin sonuna gelince Mert araya girdi "çizimi kameraya doğru tut Efsar!"
Kağıdı, kameraya yaklaştırdım.

"tamam çok güzel. Şimdi burada bir yerde bir kapı daha olacak onu bul. Sonra icabına bakalım." etrafıma bakındım. Tam dört tane kapı vardı. Mert düşünüyormuş gibi bir ses çıkardı  "bence sağdan en baştaki ideal gibi duruyor. Bir orayı dene!"

Söylediği kapıya doğru adım attım. Kapının kilidi tam da düşündüğüm gibi asma kilitti. 'Allah'ın akılsızları.' diye içimden geçirip kilide ateş ettim.

UYANIŞ Where stories live. Discover now