}01{ Farkındalık:Ilk Gün

82 12 1
                                    

Soluk mavi ışık karanlıktaki tek odak noktası haline gelmişti. Sonuçta onca karanlık ortamdaki tek aydınlık sadece dikkat çekecektir.

Hafif sesler, belli belirsiz bir silület yavaşça hareket ediyordu. Mavi ışık giderek solgunlaştı ve en sonunda söndü.

Kişi hafifçe hareket etti, kollarına bağlı olan kabloları tutarak çıkardı. Parmak uçlarındaki kablolar bir an zehirli bir yılan gibi onu tiksindirerek bırakmasına sebep olmuştu.

Hafifçe soluklandı.

Parlak altın saçları ne kadar ışılıdıyorsa o siyah gözleri de o kadar ışıktan yoksun kalıyordu.

Oldukça feminen bir görünümün aksine giydiği kıyafet tamamiyle siyah olunca ayrı bir gotik hava oluşturmuştu.

Hepsinden öte, mimiksiz bir yüz ifadesi onu porselen bebek gibi gösteriyordu.

Oldukça gerçek dışı.

Bu güzel 'parça' elbette insanların ellerinden çıkma en nadide olanlardan biridir.

İnsan ırkı bu dönemde ikiye ayrıldı.

Üstün insanlar, onlar özgürlüğün asıl tadına bakan, azınlığı oluşturan kısımdır. Bunlar yönetici sayılırdı. Bir de işçi sınıfı var. Ya da temelli 'asker' mi denmeli bilinmiyor. Asker, çok yönlü işçi anlamında kullanılıyor. Amelelerden farksızlardı. Her an canı harcanabilecek birer piyon gibi kullanılıyorlar. En kullanışlı olanlarından biri de Zi Yinan'dı.

İnsanlar bu eşitsizliğe isyan etmiyor mu? Hayır. Çünkü onlar insan olduğunu bile bilmiyorlardı. Bir robot gibi tasarlanan, tamamiyle fabrikasyon ürünleri olan onlar sadece birer soğuk metal hurda parçalarını hissedebilirlerdi. Hiç anne şefkati, sevgisi ya da okşamasını değil.

Arzularından arındırılan, daha doğrusu arzularını daha çok çalışmak üzerinden kullanarak sömürülen bir toplum, hep daha iyi hizmet adına çabalayacaklardır. Çünkü onların beyin yapısı göreceli olarak böyle işlenecek olarak özel olarak ayarlandı. Bazı hormonlar azaltılıp bazıları arttırıldı. Zevk ve dürtüler sadece beyinlerindeki o sözde hiyerarşi sistemiyle tatmin olmaları adına tasarlandı. Ne kadar çabalarsan o kadar çok bilgiye ulaşırsın. Ne kadar çok bilirsen o kadar insanlaşırsın. Onlara öğretilen bunlardı.

İşin acı yanı, insan olduklarından bile bihaberlerdi. Her biri insan olmayı arzulayan, soğuk metalden atan kalpleri olduğunu sanan zavallı kimselerdi.

Zi Yinan, bu hiyerarşi sistemine en takıntılı kişiydi. Başka sebebi yok. En bağıntısıydı bu ödül duygusuna.

Öylesine takıntılı ki, üstlerinin sevdiği tipleri analiz ederek o şekle girmeye bile çekinmeyecekti. Karasında sadece çıkarlar adına kendini nasıl ayarlayacağı şekilde algoritmalarla dolu bir bakış açısı varken, bir gün ansızın 'farkındalık' geliştirecekti. Sebebi ise, ondan kaynaklanan bir şey değildi. Onların seri numarası olarak geçen çipi bozuldu. Bu çip  tam olarak onların algısını oluşturan şeydir.

Zi Yinan özel biri değildi.

Ya da seçilmiş biri.

Tek şansı, hayır şanssızlığı artık bundan haberdar olan biri olmasıdır.

Her sabah işe gidip o insan olduğunu iddia eden mahlukatlara hizmet etmek ve bununla tatmin olarak gurur duyup göğüs kabartmak... her gördüğü yardımcılarının, o duyguları olan ama insan olmayı hala arzulayan aynı durumda olduğu kişilerle yüzleşirken kendini rahatsız hissediyordu.

Önler insandı ama enerjilerini robot gibi elektriklerden karşılayabilirler ancak.

Onlar insandı ancak, yeterince çalıştıkları sürece insan olabilecekleri vaad edilmişti.

Zi Yinan, farkındalık geliştirdiğinden heri her şey çok farklıydı. Bugün onun için daha bir kötüydü. Herkesten çok emek vermişti. O, insan sayılmayan insanların başına bir şekilde ulaşmıştı. Ama neye yarar ? Aldığı boş bir laflar silsilesi.

Göğsünde dolup taşan duygu bombardımanı onu ilk defa yaşadığını hissettirecek şeydi.

Gözleri titreyerek tüm ışığı soğutuyor gibiydi.

İnsan olduğunu fark ettiği günün ilk gecesi.

Bir insan olduğuna dair ilk kanıtı, duyguları ilk defa hissetti. O ise sadece her şeyi parçalayıp kendiyle birlikte yok etme isteğiydi.

-Devam Edecek-

Taçsız Kralजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें