Evet birkaç gün sonra canım çok acıyayaktı farkındaydım. Silahı belime koydum "fazladan bir takım pembe pijaman var mı Afet?" heyecanla başını kaldırdı "dalga geçiyor olmalısın!" başımı salladım "hayır geçmiyorum. Kendiminkileri getirirdim ama pembeden nefret ederim. Onun için hiç yok."

Oynayarak ayağa kalktı ve dolaptan bir takım pijama çıkardı "ay sen banyoda giyin ben oje hazırlayacağım." gülerek banyoya girdim ve üzerimi çıkardım. Sırtımdaki izleri görünce kalbimin atışı hızlanmıştı "kim bilir ne yapacak sana Efsar!" dolan gözlerimi kolumla sildim "acımaz belki bu sefer!"

Pembe rengi küçükken severdim sanırım... Ahmetin bizi aldığı gece üstümde pembe, tüllü bir elbise vardı çünkü. Etekleri kan olmuştu... Babamın kanı elbisemin eteklerini kırmızıya boyamıştı. Bizi kendi evine götürür götürmez banyoya girip elbisemin eteklerini temizlemeye çalışmıştım. Çünkü o zaman farkında değildim... O kanın babamın kanı olduğunun farkında değildim.

Yıllar sonra ilk defa farklı bir renk giymek huzurlu hissettiriyordu. Yüzümü yıkadım ve banyodan çıktım "oo çok yakışmış. Hadi gel otur!"az önce kendini parçalayarak ağlayan kız bir anda kaybolmuştu.

Rengarenk ojeleri önüme dizdi "hangisini sürelim?" siyah, mat olanı seçtim "başka renk seçsen şaşardım." parmağımı tuttu ve kendine çekti "başlıyoruz!" elim ateşe değmiş gibi geri çektim. Hızla ayağa kalktım ve banyoya gidip, eski kıyafetlerimi giyindim "Efsar ne olur bir dur! Bilmeden bir şey mi yaptım?"

"gitmem gerek." diyerek odadan çıktım ve bahçeye koştum. Tek nefeste bahçeye gelmiştim. Ağacın altına oturdum ve yüzümü kapatıp ağlamaya başladım.

"bir de ben ağlamam derdin!" gelen sesle hızla gözlerimi sildim "ne alaka canım? Sakinleşmeye çalışan bir insan hiç görmemişsin sen!" yanıma oturdu "ağlayacak bir omuz ister misin?" ters ters baktım "ben ağlamam aptal."

Başını gökyüzüne kaldırdı "Ahmet bey çok sinirlendi. Yanındaydım..." evet kabul ediyorum korkuyordum "bana ne yapacağını söyledi mi?" yüzüme bakmıyordu "seni eskiye götürecekmiş. Duygularını mı ne silecekmiş öyle bir şeyler saçmaladı. Anlatsana, Ahmetten korktuğun için mi bu haldesin?"

Başımı salladım "hayır... Kendime ihanet ettiğim için bu haldeyim." kahkaha attı "o nasıl oluyor peki?"
Başımı kollarıma yasladım "bugün ilk defa kendimden başka birini önemsedim. İlk defa bir tetiğe basmayı istemedim. Başkalarını öldürmek bana zevk veriyordu eskiden. Ahmet haklı... O çok haklı zayıflık gösteriyorum ve bu şekilde hayatta kalmam çok zor."

"neden zor olsun ki? Sen de birilerini sevebilirsin!" başımı salladım "o tren çoktan gitti..." ayağa kalktı "rotayı kendine çevirmeyi dene. O zaman tren sana geri döner." elini uzattı "seninle tanıştırmak istediğim biri var." bir şey hatırlamış gibi elini hemen çekti "şey ya da sen kalk."

Ayağa kalktım. İlerideki gri arabaya doğru yürüdük. Arabanın önünde çok güzel kız duruyordu. Gözlerini kapatmış gülümsüyordu. Kulağında kulaklık vardı. Mert koluna dokununca ona doğru döndü "geldiniz mi? Üzgünüm müziğe dalmışım."

Gözlerini açtı fakat karşıya bakıyordu. Mert parmaklarıyla kendi gözlerini işaret etti, demek görmüyordu "seni tanıştırmak istediğim kişi Efsar. O benim iş arkadaşım!" kaşlarını kaldırdı "yaa demek öyle." elini uzattı "merhaba Efsar, ben Sahra! Mertin nişanlısıyım."

Eline baktım ve 'bir kereliğine katlanalım artık' diyerek - tabii içimden - elini sıktım "memnun oldum Sahra." Mert kızın koluna girdi "hava soğuk oldu hadi biz gidelim sen de içeri gir." kızı arabaya bindirip yanıma geldi "lütfen üzülme Efsar. Hafta sonu seni Ahmetin elinden kurtarmak için bir plan yapacağım."

UYANIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin