24. İMKANSIZLIKTAN İMKANA

Začít od začátku
                                    

Ne kadar ömrümün kaldığını bilmediğim dünyada, bana verilen yaşam içinde son defa olup olmadığını bilmesem dahi onun hafızama kazınan kokusunu soluyabilmek, erişemeyeceğimi sandığım bir mükafattı.

"Geldin."

Kısık sesim her ne kadar etraftaki bağırışların arasında kaybolsa da, hemen bir soluk ötemde olan ona ulaşmayı başarmıştı.

"Geldim."

Bedenine doladığım kollarımı çözerek kollarına tutunduğumda, hafifçe geri çekildim burada olduğuna inanmak ister gibi.

Buna inanmaya oldukça ihtiyacım vardı.

Bu defa o olduğuna inanmam gerekiyordu.

Başımı kaldırarak yüzüne baktığımda, elalarına oldukça uzun bir zamandan sonra orada kendi siluetimi görebileceğim kadar yakın mesafeden bakıyor olabilmek... Bunun verdiği his, rahat bir soluğu sorunsuzca ulaştırdı ciğerlerime.

Gözlerim yüzünün her zerresini ayrıntıyla incelerken, saçlarımda gezinen eli yanağımı kavrayarak göz göze gelmemizi sağladı.

"Benim Hera."

Sadece benim bildiğim, benim ezberlememe neden olan o ufak ancak tüm dünyayı önüne sermeye yetecek kadar içten tebessümüne değdi bakışlarım.

İnanmak istiyordum. Çok fazla inanmak istiyordum.

Ancak tüm bu olanlardan sonra, uğrayacağım yılımı hesaba dahi katamıyor olmak ürkütüyordu içten içe yüreğimi.

Bir kırılma noktasını daha kaldıramazdım.

Duyduğum tereddüde rağmen, ağır basan özlemim ise tüm o hayal kırıklığını sırtlanmayı göze almış gibi bir adım dahi gerisinde soluklanmaya tahammülü yoktu şu saatten sonra.

Algan, ona bakan gözlerimin gerisinde yaşadığım içsel savaşı anladı. Yine anladı. O beni anladı. O beni, her zaman anladı.

Ona karşı verdiğim mücadeleyi bile anladı.

Anlayış dolu bir ifadeyle, sesli bir iç çektiğinde başını yüzüme doğru eğerek dudaklarını şakağıma bastırdı hafifçe.

Burnu saçlarımın arasında kendine soluklanmak ister gibi yer edinirken, dudakları biraz daha aşağı, kulağıma doğru yaklaşmak adına, tenime sürtünerek kendine bir yol çizdi.

"Hera..." Kısık fısıltısı gözlerimin kapanmaması için direnmeme neden olurken, parmaklarım kollarına daha sıkı tutundu.

"Güzeller güzeli sevgilim..."

Burnunun hemen ucunda bir sizi baş gösterirken, engelini aşmak icin var gücüyle çırpınan yaşlarımı zorlukla dizginledim.

Hayır, şimdi ağlamayacaktım. Ne olursa olsun, bir gözlerinin üzerimizde olduğundan emin olduğum o düşman takımı buradayken, tek bir damla dahi gözyaşı dökmeyecektim.

Ancak bu kendi içimde yeninden farksız aldığım karardan bir haber Algan, o yaşların akmasını ister gibi farkında olmadan devam etti.

"Atlatacağız. Yine beraber atlatacağız. Sadece biraz zaman... Çok az. Göreceksin, yine inanacak ve güveneceksin bana. İçinde kendime yer edindiğimden emin olduğum, o kırılgan kalbini yeniden bırakacaksın avuçlarım arasına."

Bu defa geri çekilen o olurken, parmakları saçımı kulağının arkasına doğru sıkıştırdı nazikçe. Oldukça parıltılarla dolu elaları, gözlerime çevrildiğindeyse, sert bir yutkunma geçti gözyaşlarımın bir bir dizilerek düğümlendiği boğazımdan. Bakışları içimi okumak ister gibi derin ve inceleyiciydi.

ZAMANSIZ SEVGİKde žijí příběhy. Začni objevovat