Bir an için kurumuş dudaklarından hafif bir inilti kaçtı.Yargıcın yönlendirmesiyle son kez çocukluğunun katiliyle yüzleşmeye hazırlandı.Sorgu koltuğuna adım adım sokulurken avuçlarında sıktığı neşter göğüs kafesinin parmaklıklarını zorluyordu.

Zalim bir tebessüm gelip dudaklarına oturmuştu."Sen burada çaldığın hayatların bedelini ödemiyorsun." derken sanki bir böceği ayaklarının altında ezerek onu acılarından kurtarıyormuş gibi konuşuyordu.

"Danielle..."

Elini kaldırarak onu susturdu, kesik kesik soluyan babasının gözlerinin içine son kez baktı.

"Ama bu senin en kusursuz cinayetleri işleyebileceğini düşündüğün gerçeğini değiştirmiyor öyle değil mi?"

Arkasında cereyan eden fısıltıları duymazdan geldi, Nelson Johansen cevap verme fırsatı dahi bulamadı.Şah damarına sert bir darbe aldı, feci bir acı hissetti ve dünyası bir anda hızla dönen bir alev topuna dönüşerek onu yaktı.

Kalbi hala adrenalin akımıyla gümbürderken parmaklarının ucundan kan damlıyordu.

"En kusursuz cinayet yaşama sevincini öldürmektir BA BA." Tıpkı senin yaptığın gibi.

" Tıpkı senin yaptığın gibi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

*

Nefes almak için yüzeye çıkamıyor gibiydi.Ayakları balçıkla sıvanmıştı.Zaman saniyeleri bir bir vururken gözlerini aralamaya çalıştı; ancak beceremedi.Suyun dibi karanlıktı, yeryüzü gibi.

Nefes alış verişi ağır ve derindi.İlk olarak bunu fark etti ve sonrasında neler olduğunu anlamaya, hatırlamaya çalıştı.Tanrım, tüm bu gördükleri...bir kabus olduğu için belli belirsiz bir minnet duygusuna kapıldı.

Gözlerini açarak yataktan doğruldu.Başucundaki Uğultulu Tepeler anın nabzını tutuyordu.Altın rengi sayfalarına usulca dokunurken zihnini dolduran sis bir türlü yakasını bırakmadı.

Brendan'ın ağzından akan o kelimeler dün geceden beri kafasının içinde yankılanıyordu.Kan bağından başka hiçbir bağı bulunmayan adı baba ancak kendi baba olamayan adam intihar etmişti.Evet, aynen böyle söylemişti Brendan. Bunu düşünmekle hata ettiğini biliyordu, yalnızca o...Ölmüş müydü?

Eğer öyleyse annesinin, Firuze'nin, Tyra'nın ve onlarca kadının kanını emen bir pislikten kurtulduğu için sevinmesi gerekmez miydi? Neden böyle huzursuz hissediyordu?

Aldığı yaraların kaynağı öyle güçlüydü ki bir an için felsefi bir yaklaşımın kıyısında durdu. Yaşantısının özü nereye dayanıyordu, kökleri var mıydı ya da hiç olmuş muydu? doğduğu bir mart sabahı fay hatlarına inşa edilmişti temelleri ve çocukluğunun katili 8 şiddetinde bir deprem yaratarak sarsmıştı eksenini, sökmüştü tüm fidelerini.

PORTOLA VALLEY 2∣ Tamamlandı ♚Where stories live. Discover now