"Ben iyiyim sen nasılsın?"

"İyiyim merak etme Elif yanımda " 

"Tamam konuşmak istersen ben burdayım."

"Teşekkür ederim." deyip telefonu komodine koydum. 

"Elif babamla konuştum ,İzmir'e geri dönüyorum." dedim.

"Ama neden gidersen ona istediğini vermiş olacaksın." 

"Elif hiçbiri umrumda değil , sessiz sakin bir hayat istiyorum sadece." dedim Anneannem ve dedemle de bu konuyu konuşmuştum. Üzülmüşlerdi ama fazla ısrar etmediler.

"Merih ne olacak? O da senden hoşlanıyordu" dedi

"Onu yarı yolda bırakmam ama belkide böylesi daha iyi arkadaşıyla benim yüzümden arası bozuldu. O da zaten beni zamanla unutur."

"Nehir sen benim en iyi arkadaşımsın zor zamanlarımda hep yanımda oldun. Sana çok teşekkür ederim." deyip sarıldı. Gözleri dolmuştu ve birazdan ağlamaya başlardı.

"Sende benim en iyi arkadaşımsın her şey için teşekkür ederim. " Onu özleyecektim ve aynı zamanda Merih'i de .

Belki birdaha onları göremeyecektim. Ama iyi ki hayatıma girdiler. Benden ayrılıp konuşmaya başladı. 

"Ne olursa olsun kendine çok dikkat et arkadaşım" dedi gülümsemeye çalışarak.

"Sende kendine çok dikkat et " deyip gülümsedim.

"Ne zaman yola çıkıyorsun?" 

"Yarın akşam otobüse bineceğim." dedim . 

Odamın penceresinin önünden gelen sesler yüzünden uyanmıştım. Cama taş atıp bağıran biri penceremin önündeydi. Korkuyla penceremin önüne yaklaştım aşağıda biri vardı. Ve gördüğüm kişi kesinlikle oydu.  Camı açıp aşağı doğru eğildim.

"Ne yapıyorsun evimin önünde?" Deyip kızdım.

Uygar ayakta duracak halde değildi ve olduğu yerde sallanıp duruyordu. 

"Sende gelsene burası çok güzel " deyip kahkaha attı. Evet sarhoştu ve Merih'ten dayak yemişti.

"Şşt sessiz ol milleti uyandıracaksın" deyip elimle sus işareti yaptım.

"Uyandırırım ne olacak " deyip bağırmaya başladı. 

"Sus lanet olasıca bekle orda geliyorum" deyip camı kapattım. Eliyle gel işareti yaptı. Kesinlikle kendinde değildi. Üzerime hırkamı geçirip usulca evden çıktım. Dedem duyarsa mahalle katliamı yaşanabilirdi.

Ağacın dibine oturmuş bana bakarak sırıtıyordu. "Ne işin var senin burda ?" deyip azarladım.

"Bugün küçük bir kızın kalbini kırdım." deyip beni kollarının arasına alarak sarıldı. İttirmeye çalışşamda kollarının arasında çıkmaya gücüm yetmemişti. "Bırak beni " deyip karnını çimdikledim. Gülmeye devam etti. Sonunda kollarını çektiğinde "Neden evime geldin" diye ısrar ettim. Sorumdan alakasız bir şekilde anlatmaya başladı.

"Benimde annem yok " dedi aşırı sarhoştu konuştuklarının farkında değildi. 

"Uygar evine gitmelisin" deyip sarstım. Ama kollarını benden kurtarıp kucağıma doğru kafasını koydu.

"Pembe pijamaların çok güzel " 

"Yaa teşekkür ederim çok beğendiysen sana da alırım aynısını "dedim. kahkaha atmaya devam etti. 

"Tamam tamam şimdi biraz uyumak istiyorum" dedi. 

"Burda uyuyamazsın kalk " kaldırmaya çalışsamda çok ağırdı. 

"Bak yarın erken kalkacağım ben İzmir'e dönüyorum beni de birdaha görmeyeceksin zaten " dedim duydumu emin değilim ama kollarım arasında uykuya dalmıştı bile.

Montunun cebinden telefonunu çıkardım. Benim ki odamda kalmıştı. En iyisi Emre'yi aramaktı. 

Emre'yi aradıktan 15 dakika sonra evin önüne gelmişti. Uygar'ı arabaya taşıdıktan sonra teşekkür etmişti. 

Odama geldiğimde Uygar'ın neden böyle bir şey yaptığını düşünmeye başladım. Sarhoştu evime gelmişti camıma taş atıp beni aşağı indirmişti.  Buraya gelmesi için bir sebep yoktu. Merih benimle  konuşuyor diye en yakın arkadaşını karşısına almıştı. Söylediği söz çok canımı yakmıştı. Eğer burda kalmaya devam edersem benimle uğraşmayı bırakmayacaktı.  Merih'le araları daha da kötü olacaktı. 

Sarhoş herif gidiyorum işte ,okulu da ona kalsın dedim içimden. Yatağıma girip bir süre sonra uykuya daldım.




Ertesi sabah erkenden uyanmış Merih'e mesaj atmıştım. Ona veda etmeden gidemezdim. Yoksa aklım burda kalırdı. Gerçi bir yanım yine burada kalacaktı. Çok geçmeden evin önüne geldi. 

"Demek gidiyorsun " dedi gözleri kıpkırmızıydı. Ve ağlamıştı. 

"Sana veda etmeden gidemezdim " dedim hafifçe tebessüm ederek. 

Yüzümü ellerinin içine aldı.  Sonra kocaman sarıldı. 

"Kendine çok dikkat et "

"Beni merak etme ,asıl sen kendine çok dikkat et" dedim.

"Ve Uygar'la aranı düzelt o senin arkadaşın" diyerek devam ettim.


Merih 'le bahçede oturup uzun uzun konuşmuştuk. Anneannem ve dedemle vedalaştıktan sonra vakit gelmişti. Merih beni otogara bırakacaktı. Anneannem ve dedem son kez sarıldıktan sonra arabaya bindim.

Yola çıktığımızda Merih arabayı çok isteksiz kullanıyordu. Üzgündü ve bana bakmıyordu. Gözünü bir an olsun yoldan ayırmıyordu.

"Merih iyi misin?" 

"Keşke gitmesen" 

"İletişimi kesmeyeceğiz, belki yaz tatilinde yine görüşürüz." dedim ikna etmeye çalışarak.

"Anlamıyorum Uygar böyle yapmasaydı gitmezmiydin yani?" 

"Merih gitmem herkes için daha iyi olacak inan bana. Hem ben buraya ait değilim. "

Merih'in telefonu çalmaya başladığında elini cebine götürdü. Dikkatini yola vermeye çalıştığı için Telefon elinden kayıp ,kapıyla koltuk arasına düştü.

"Lanet telefon" 

Bir elini direksiyondan çekip telefonu almak için eğildiği sırada direksiyonun hakimiyetini kaybetmişti. Emniyet kemerimi sımsıkı tutarken araba sarsıldı. Büyük bir korkuyla Merih' e bakarken direksiyonu düzeltmeye çalışmıştı. Ama araba çoktan şeridinden çıkmıştı. 

Ve en son hatırladığım şey ise keskin bir cismin karnıma saplanmasıydı.

KALBİMİN SAHİBİWhere stories live. Discover now