29, 𝗅𝗈𝖼𝗄𝖾𝗍

Start from the beginning
                                    

Başarmıştı. Artık düğün yerinde değildi. 2033'te olmadığı gibi.

Burası 1971, Rusya, Nikel açıklarıydı.

Ancak hesaba katmadığı bir şey oldu. Ülkenin dondurucu soğuğu tenine nüfuz ettiğinde titreyen vücuduna kollarını sıkı sardı. Bu kısa kollu sevimli bir elbise giymiş kızın yararına olmamıştı.

Üşüyordu. Hem de çok. Hiç olmadığı kadar.

Dişleri eksilere yakın soğuklukla birbirine çarpmaya başladığında kendini daha çok sıkmaya çalıştı. Baştan sona titrerken ve donarken ağaçların arasında yürümeye başladı.

Devam etmekten başka çaresi yoktu. Buraya ne için geldiği belliydi. İleriye dönemezdi, bu tek şansıydı. Bir ormana düşmüştü. Alışveriş merkezi boyutunda olan sığınak aynı zamanda cephane bölgesi olan yeri yakından çok rahat görebiliyordu.

Yüksek duvarlar ile çevriliydi. Duvarların üzerinde ise elektrikli teller vardı. Morgan gökyüzüne başını çevirdiğinde güneşin doğu diye tahmin ettiği yönden yeni yeni yükselmeye başlamış olduğunu gördü.

Sabah saatleri.

Geceden daha iyidir, diye geçirdi içinden. Ama o bölgeye nasıl kimseye fark ettirmeden gireceğini bilmiyordu.

Kafası karışmıştı. Babaları onu farketmediği an kim bilir nasıl delireceklerdi? Morgan'ı iyi bir gelecek bekliyor değildi bu saatten sonra.

Ayakkabıları altındaki çimleri ezip geçiyordu. Önünde duran tesisin kameraları olduğunu varsayarak ağaçların ardından küçük cüssesi sayesinden fark edilmeden ilerliyordu. O kadın onu buraya başarısız olacağını bile bile yollamış olamazdı. Morgan'ın tutunabildiği tek teselli buydu.

Nell'in dediklerini başarmış geçmişe gelmişti. Bir tehdit almış olmasa ve gördüğü rüyalardan korkmasa buna sevinebilirdi ama şu anda ailesini etkileyecek bir karar alarak kötülüğün elçisi olduğu belli olan kadının istediği taşı bulmak zorundaydı.

Ormanın bitimi ile sığınağın gri duvarlarının başlangıcı arasında 20 metrelik bir mesafe vardı. Görünürde Rus askeri yoktu ama çok uzaktan seslerini duyabiliyordu.

Morgan son ağaca geldiğinde büyük gövdenin arkasında biraz oyalanarak bekledi. İki yönüne göz atarken sığınağın çevresinde bir giriş aradı. Biraz solunda kalmış geniş demir kapıda bekletilen 3 aracı inceledi.

Askeri araçların arkası örtülerle kaplıydı. O örtülerin altında soğuk savaşta her yeri birbirine katacak olan silahların saklandığını bilmek zor değildi. Araçların etrafında toplam 8 asker giriş izni için bekliyordu.

Oraya girmenin imkanı yoktu. Çok korunaklıydı. Nasıl gireceğini bilmediği halde nasıl bu işi başarması için gönderebilirdi ki onu o pislik?

Rus uyruklu erlerden birisi bakışlarını dakikalardır diktiği kapıdan çekip sıkıntıyla iç çekti. Burada korkuluk gibi saçma güvenlik kuralları dahilinde boş yere bekletiliyordu. Giydiği üniforması onu ısıtmıyordu ve eklemleri soğuktan kıpkırmızı olmuştu.

Farklı bir manzara görmek adına bakışlarını birdenbire Morgan'ın olduğu ağaçlık tarafa çevirdi.

Bilindik ağaçlardan, çimlerden, Rusya'nın soğuk görüntüsünden başka hiçbir şey yoktu. Bakışlarını biraz daha orada oyalandırdıktan sonra önüne döndü.

𝗌𝗎𝗉𝖾𝗋𝖿𝖺𝗆𝗂𝗅𝗒: 𝖼𝗈𝗇𝖿𝖾𝗍𝗍𝗂Where stories live. Discover now