6. bölüm: del monte sahili

En başından başla
                                    

"Konuyu kapatmadan önce," dedi Hazel ve gözlerini gözlerime dikip devam etti, "son zamanlarda daha beter davrandığının farkında mısın? Yani eskiden de kötüydü, ama artık kelimenin tam anlamıyla 'herkese' sataşıyor. Eskiden alt sınıflara bulaşmazdı, şimdi ise onları bile rahatsız ediyor. Şu Peter Parker'a tüm lise hayatı boyunca zorbalık yapan manyak herif gibi olmaya başladı. Neydi adı?"

Ethan, "Flash Thompson," diye atladı. Yeşil gözleri ilgiyle parıldıyordu. "Çizgi roman mı seviyorsun?"

"Sayılır. Sadece ukala ve harika karakterlerin çizgi romanlarını okuyorum."

"Iron Man?"

Hazel başını olumsuz anlamda salladı. "Doctor Strange."

Blake popüler olanların dışında da ukala karakterler olduğunu hatırlatırken konu çoktan değişmişti bile. Tanrıya şükür! Derin bir nefes alıp verdim ve önümdeki yarısı yenmiş yemeğime baktım. Ardından bakışlarımı kaldırmamla Luke ile göz göze geldim.

"Hey," dedi gülümseyerek. "Biraz yürümek ister misin?"

Başımı onaylarcasına salladıktan sonra diğerlerini masada bırakıp okul bahçesine çıktık. Yavaşça bahçede adımlarken, "Bu akşam müsait misin?" diye sordu Luke.

İçim pır pır etti. "Neden soruyorsun?"

"Arabamı bugün tamirden alacağım ve düşündüm ki..."

Beklentiyle yüzüne baktım. "Ne düşündün?"

Dudaklarının kenarları içten bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Belki benimle küçük bir gezintiye çıkmak istersin diye düşündüm."

Parıldayarak gözlerimi kamaştıran mavi gözlerinin içine hayranlıkla baktım. "Tabii ki de isterim Luke."

"Bu harika," dedi gülümsemesi genişlerken. "Bana evinin adresini at, saat sekizde seni evinin önünden alacağım."

"Şu çocuk," dedi annem, ben aynanın karşısında saçlarımı düzeltirken, "nasıl biri?"

"Şey..." Aynadan annemin yansımasına baktım. "Bayağı hoş biri."

"Yakışıklı mı?"

Utanarak elimle yüzümü kapattım. "Neden böyle sorular soruyorsun ki şimdi?"

"Sadece kızımın nasıl biriyle randevuya çıkacağını merak ediyorum, o kadar."

"Aslında bu bir randevu sayılmaz," dedim aynadan uzaklaşıp yanıma alacağım çantanın fermuarını kapatırken. "Sadece çıkıyoruz."

Annem sırtını odamın kapısının eşiğine yasladı ve güldü. "Eğer ondan göründüğün kadar hoşlanıyorsan, buna randevu demek çok daha güzel olurdu."

Çantamı sırtıma takıp saate baktım. Neredeyse sekiz olmak üzereydi. "Senin yazman gereken çılgın bir kitap yok muydu anne? Neden benimle vakit kaybediyorsun ki?"

"Güzel kızımla birlikte olduğum hiçbir zaman dilimine vakit kaybı demezdim ben," dedi gülerek. "Ama haklısın, yazmaya geri dönmem gerek. Karakterlerim tam da küve-"

"Hayır, teşekkürler," diyerek cümlesini yarıda kestim. "Gerçekten duymak istemiyorum."

Annem neşeli bir kahkaha attı ve "Sana iyi eğlenceler tatlım," dedikten sonra beni odada yalnız bıraktı.

Size annem hakkında çok az insanın bildiği bir şey söyleyeyim: Kendisi bir yazardı. Bunu bilenler neden az diye soracak olursanız... Çünkü o erotik kitaplar yazan anonim bir yazardı. Yazdığı şeyler popüler olmasına rağmen tabii ki de bir tanesini bile okumamıştım. Bu durumdan bahsetmek dahi beni oldukça geriyordu.

Prudence, just like an étoileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin