Kansız Askerler, kükreyerek ve dev ayaklarıyla zemini sarsarak uzaklaştılar. Gezginler, onlar yeterince uzaklaşana kadar beklediler ve saklandıkları yerlerden sessizce çıktılar.

"Mane Viatores! Onu yakalamış olmalılar. Konuşmalarında adı geçti! Duydunuz duydunuz! Ne yapacağız şimdi? Ah, efendimiz..." diye sızlandı Pars.

"Sakin ol, dostum. Mane Viatores ne yaptığını biliyordur. Eminim, bilerek yakalattırmıştır kendini. İşine yarayacak bir bilgi ya da bir şey vardır onlarda. O ihtiyara, kıyamet kopsa dahi bir şey olmaz." dedi Cruz, acı acı gülümseyerek.

"Kemik Şehir'e gidiyoruz. Doğruca kaleye." dedi Kevin, gözükara bir şekilde. "Elimizden geldiğince sessiz hareket edecek, silahlarımızı kullanmaktan çekinmeyecek ve hızlı olacağız. Haritayı incelediğimizde kaleye giden bir yol vardı; bir yeraltı geçiti. Dev Solucan'ın birini hakladıysak hepsini haklarız!" diye ekledi, aynı kararlılıkla.

Patikayı sessizlik içerisinde yürüdüler ve kapılara varınca duraklayıp saklandılar. Kapıları bekleyen bir grup asker ve askerlerin yanlarında da kapkara, kuyruklarının uçlarında dikenli topuzlar olan yırtıcı binekler vardı. Esneyerek, sipsivri dişlerini yalıyor ve kükrüyorlardı. Az sonra leşin yanına gelen askerlerden Moparud ve Higluk kapıları açtılar, yanlarında başka askerler de vardı. Kapıları bekleyen askerlerlerle bir şeyler konuştular ve onları da yanlarına alarak yeniden leşin yanına doğru gittiler. Artık yalnızca etrafta kulelerdeki gözcüler ve yırtıcı binekler kalmışlardı. Pars, saklandığı yerden biraz kayarak kendine görüş alanı açtı ve yayını gerdi. İlk önce çanın olduğu kuledeki bir gözcüyü vurdu. Diğerleri daha ne olduğunu anlayamadan Pars, onları da vurmuştu. Öteki kuledeki askerler öfkeyle gürlediler ve baltalarını havaya savurdular. Ancak, onlar dişlerini gösterirlerken Pars, yayını yine germiş ve birini bile ıskalamadan hepsini tek seferde vurmuştu. Kapılara zincirli olan yırtıcı binekler tepişmeye, kükremeye başladılar. Zincirlerini ısırıyor, birbirlerine omuz atıyorlardı. Gezgin İrfan'ın bahsettiği kara binekleri bu yaratıklar olmalıydılar. Ancak, böylesine vahşi yaratıkların değil sırtlarına binmek, yanlarına yaklaşamazlardı.

"Bineklere ihtiyacımız var. Kaleye giden geçite yürüyerek varamayız." dedi Kevin, kapılara doğru yürürlerken. "Naber sert çocuklar? Bizi kaleye götürecek misiniz?" Yaratıklardan öfkeli bir hırlama ve kuyruk saldırısından başka bir yanıt alamadılar. Pars, avcılığında çok daha yırtıcı mahlûklarla karşılaşmıştı. Şansını denemeye karar verdi ve yere çömelerek yavaş yavaş yaratığın birine yaklaştı. Tam tamına dokuz tane binek vardı.

"Hşşşt, benden sana zarar gelmez. O kötü Kansız Askerler'den kurtulalım mı? Haydi, bizi sırtlarınıza alın ve buradan gidelim." dedi Pars, uysal bir şekilde. Yaratık ilk başta hırladı ama Pars, elini başına uzatınca kulaklarını geriye yatırdı ve bacaklarını altına alıp yere yattı.

"İnanılmaz!" dedi Nanami, hayran hayran Pars'a bakarken.

"Şimdi bunu diğerlerine de yap, dostum. Yani şunların tiplerine baksana... Vay canına! Amma korkunç!" dedi Cruz, kendisine hırlayan başka bir yaratığa bakıp geri geri giderken. Yaratık sonra yere yattı ve kuyruğunda ki dikenli topuzla sırtını kaşıdı.

"Haydi, gidelim! Sizleri sırtlarına kabul edecekler. Önce şu zincirlerden kurtulalım." dedi Pars ve kılıcını kabzasından çekip sırayla dokuz bineğin de zincirlerini koparttı. Geriye kalan ikisine özgür olduklarını söyledi. Gezginler çekinerek de olsa yaratıkların sırtlarına bindiler. Hiçbir şekilde onlara saldırmıyorlar ya da sırtlarından atmaya çalışmıyorlardı. Kapıları geçtiler ve Kemik Şehir'e girdiler. Binekler o kadar hızlıydılar ki hava yüzlerine sertçe çarpıyor ve kara kuleler ile yıkık dökük evler daha onlar göremeden yanlarından geçip gidiyorlardı.

Yeniden Kansız Askerler'in bağırtılarını duyduklarında kapılardan epey uzaklaşmışlardı. Binekleri de bu bağırtılarla birlikte daha da hızlandılar ve dehşetle kükrediler. Çorak bir araziye geldiklerinde kulaklarını yırtan tiz çığlıklar atıldı ve binekler acıyla feryad ederek dizlerini kırıp kendilerini yere attılar. Gezginler, çığlıklar kesildiğinde etraflarının Ölü Canlar ile çevrili olduğunu gördüler...

 Gezginler, çığlıklar kesildiğinde etraflarının Ölü Canlar ile çevrili olduğunu gördüler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yaşam Üçgeni [Âlem Gezginleri Serisi 1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin