2.5

2K 265 157
                                    

Gözlerimi onun kollarının arasında yüzüne bakarak açmak çok uzun süredir özlemini çektiğim bir şeydi.

Beni sanki gidemeyeceğimden emin olmak ister gibi sıkıca sarmıştı, dudakları hafifçe aralanmış göz kapakları kapalıydı. Derin bir uykunun içinde olduğu belliydi. Alnına düşmüş saçları hafifçe geriye doğru ittim ki yüzünü daha iyi izleyebileyim.

Güzelliği hiç değişmemişti. Birazcık bile.

Belki daha olgun bir görünümü vardı ama bu onu sadece daha da mükemmelleştirmişti.

Parmaklarım benim kontrolüm dışında yavaş hareketlerle yüzünde gezinmeye başlamıştı. Önce kaşlarında, elmacık kemiklerinde ve şekilli çenesinde.

Onun yüzüne bakmak insanın içinde eşsiz bir his uyandırıyordu. Sanki her şey çok güzel olabilecekmiş gibi hissettiriyordu.

Umudun benim gibi biri için çok tehlikeli olabileceğini biliyordum.

Dudaklarına dokunmak istedi ama bunu yapmadım. Yavaşça elimi geri kendime çektim ve onu incelemeye devam ettim.

Bir meleğe benziyordu.

Bir meleği bırakıp gitmek zorundaydım.

Bunu yapmayı o kadar istemedim ki, sadece ona biraz daha sokulup çok uzun süre uyumak istiyordum.

Varla yok arası bir sesle, "Neden bize bunu yaptın ki?" diye fısıldadım yüzüne bakarken. Bir cevap alabilmeyi çok isterdim.

Kollarının arasından çıkmanın zor olacağını düşünmüştüm ama şaşırtıcı şekilde kolay olmuştu.

Çünkü tutuşu çok sıkıydı ama ellerini üzerimden çekmek için dokunduğum anda gevşemişti.

Bir saniyeliğine kaşlarımı çatıp baksam da her an uyanabilir diye hemen yataktan kalktım. Acaba gitmeme izin vermeyip beni tutmaya devam etse daha mı mutlu olurdum?

Koltuğun üzerindeki elbisemi görünce yüzümü buruşturdum.

Siktiğimin elbisesi.

Üzerimdeki Justin'in tişörtünü çıkartıp elbisemi geri giyindim. O tişörtü çıkartmayı hiç istememiştim. Hem çok güzeldi hem de onun gibi kokuyordu.

Ayakkabılarımı elime alıp hala yatakta uyuyan Justin'e baktım.

Zaman durmamıştı.

Tanrı ikimizin de sabaha kadar ettiği duaları duymamış olmalıydı.

Oysa ben bile bunun olabileceğine bir anlığına inanmıştım.

Odadan çıkacakken durdum, geri dönüp çıkardığım tişörtü elime aldım. Yokluğunu fark edeceğini zannetmiyordum. Fark etse bile gelip hesabını soracak değildi.

Ayakkabılarımı kapının önünde giydim ve otel odasından çıkmak için kapıyı açtım.

Tam çıkacağım şırada koridorun diğer ucundaki Bay Bieber'ı görmemle vücudum elektrik akımına uğramış gibi geri çekildi.

Siktir.

Elindeki telefona baktığı için beni görmemişti, bir saniye içinde kapıyı kapatıp yatak odasına koştum.

Daha o ufacık mesafeyi giderken Justin'e seslenmeye başlamıştım.

"Justin sıçtık biz kalk hemen!"

Onu yattığı yerde sarsınca hızla doğruldu. "Erin ne sikim yaptığını zannediyorsun sen?" dedi ters ters. "Hortlak mı gördün bu yüzünün hali ne?"

GhostOnde histórias criam vida. Descubra agora