15. Bölüm ☁ Islak Bir Sıçan Gibi

Start from the beginning
                                    

Bana yaklaşan cüssesi geri çekilmem için beynime sinyaller göndermeye başladığında adımımı geriye doğru atmak istiyordum ama sanki çoktan onun çekim alanına  girmiş gibi yerime mıhlanmıştım. Az önce çenesinde gezdirdiği eli yüzüme yaklaşırken çenemden tutarak başımı ondan tarafa çevirmeme sebep olmuştu. O başını hafif eğmiş bana bakarken benimde kaldırmam gerekiyordu.

''Utanmıyordum. Hem benimle ilgilenmek zorunda falan da değilsin. Ben İpek'e söylerim o bana kıyafet falan ayarlar,'' dediğimde sessimin daha özverili çıkması hoşuma gitmişti. Bu halim onunda hoşuna gitmiş olmalı ki yine sırıtmıştı.

''Seninle ilgilenmek zorunda olmadığımı biliyorum ama ilgilenmek istiyorum. Ve ben istediğim şeyleri yapmak için birinden izin ve ya öneri alma gereği duymam. Bu aklının bir köşesinde bulunsun. Sana lazım olacak,'' dediğinde bunun ne demek olduğunu düşünmeye başlamıştım. Bana lazım olacak. Ne demekti bu? ''Uzun süre boyunca birlikteyiz ve benimle ilgili olan şeyleri unutma,'' falan mı diyordu kendi dilinde?

''Ta-tamam,'' dedim kısık sesimle. Tam tekrar başımı eğecektim ki eli buna engel olmuştu. Hala çenemden tutuyor ve çenemin dik durmasını sağlıyordu. Karşısında güçlü ve dişli biri istediğine emindim ama o aradığı kişi ben değildim. Fakat istersem olailirdim.

''Kekeleme,'' dediğinde tek yapabildiğim başımı sallamaktı. Tam bir şey diyecekken bir an sustu ve çenemi biraz daha tuttu. Ne yapmaya çalıştığını anlamak için gözlerine baktığımda dikkatle beni incelediğini fark etmiştim. ''Titriyorsun. Çenen titriyor,'' dedi. Güldüm.

''Çünkü üşüyorum,'' dediğimde çenemde duran eli yanağıma kaydı ve hafifçe okşadı. Bu gece kesinlikle ondan beklenmeyecek kadar iyiydi. Bambaşka biriyle tanışmışım gibi hissediyordum.

''Hemen dediğim yere git,'' dedi ve hiç tereddüt etmeden ceketini omuzlarından sıyırdı. Onun boyu benden çok daha uzun olduğu için sadece ceketinin uçları ıslanmıştı. Birde kollarımı doladığım için omuz tarafları. Ceketini omzuma asarken yüzlerimiz arasında neredeyse hiç olmayan mesafe nefesimi tutmam için beni zorluyordu. Gülerek geri çekildiğinde mayhoş gözlerimdeki ifadeyi silmeye çalıştım. Çünkü komik durduğumu farkındaydım.

''Bakma şöyle,'' dedim oflayarak. 

''Aptal göründüğünü düşünüyorsun,'' dediğinde tam itiraz edecektim ki haklı olduğunu anladım. Ne düşündüğümü nasıl anlayabilmişti ki. ''Aslında biraz öyle görünüyorsun,'' dediğinde kızardığımı farkındaydım ama utandığımdan değil, soğuktan! ''Ama daha çok şehvetli ve istekli görünüyorsun. Buda beni sana bakmak konusunda zorluyor. Şu yüzündeki ifadenin tadını çıkarmak istiyorum,'' dediğinde yumruk yaptığım elimle hafifçe ona vurdum.

''Üşüyorum gerizekalı. Aptal, şehvetli ve ya istekli değilim! Sadece üşüyorum!'' diye inlediğimde gülerek gözleriyle gitmem gereken yeri gösterdi ve ters yöne doğru koşmaya başladı.

Omzuma astığı ceketine daha çok sarıldığımda birilerinin beni görme ihtimalini sıfıra indirmek için kumsalda, ağaçların gölgelendirdiği yerlere gizlenmeye başlamıştım. Kimse gölgelerin arasında benim gölgemi falan göremezdi. Ama gerçekten çok üşüyordum. Bunu Kuzey'in kucağında onunla öpüşürken hissetmek neredeyse imkansızdı ama onun çekim alanından kurtulup gerçek dünyaya dönmemle unuttuğum bazı hisleri gün yüzüne çıkartmıştı. Üşümek gibi. Gecenin bir vaktinde ve kasımın sonlarında buz gibi denize neredeyse çıplak sayılabilecek kadar ince bir elbiseyle girdiğinizde ve dakikalarca kaldığınızda üşüyebiliyordunuz. Kesin bilgi!

Gel de Sil İzleriniWhere stories live. Discover now