~1 His~

796 26 19
                                    

Çığlık atarak uyandığımı hatırlıyorum, annemle babamın paldır küldür odama girdiğini, beni sarsarak ne olduğunu sorduklarını...

Ama cevap veremedim, çünkü bilmiyordum. Kâbus görmüştüm belli ki, ama ne görmüştüm? Neydi beni bu kadar ürküten, korkutan? Ağlatan.. Ağlatan mı? Sağ elimi yanağıma götürdüm, ıslaktı. Ağlamıştım.

Annem endişeli bir ifadeyle bana bakıyordu, babam ise biraz sıkılmış gibi miydi sanki? Evet öyleydi. Nasıl olsa öz babam değildi, beni neden umursasındı ki? Ondan değildim sonuçta. Umrunda olan tek şey üvey ağabeyimdi.

"Allahtan ağabeyin arkadaşında kalmaya gitti, onu da uyandırmış olurdun yoksa."

"Kerem!"

Annem üvey babamın ismini uyarıcı bir şekilde söyleyince adam sustu ve odamdan çıktı.

"Bahar, iyi misin kızım? Kâbus mu gördün?"

"Galiba..."

Annem bana bir bardak su getirdi ve sonrasında tekrardan uyumak için yatak odasına yöneldi.

Suyumu içtikten sonra tekrardan uyumak için yorganın altına girdim ancak aradan 1 saat geçmesine rağmen uyuyamamıştım.

İçimse bir şey vardı, bir his. Kötü bir şey olacağına dair güçlü bir his.

Nefes almamı zorlaştırıyor, kalbimi sıkıştırıyordu.

Kan basıncım hızlanınca sakinleşmeye, ve o garip hissi içimden atmaya çalıştım. Başarılı olduğum pek söylenemezdi ancak sonunda gözlerimi kapatabilmiştim.

Sabah alarmın sesiyle uyanınca ne zaman uykuya daldığımı ve kaç saat uyuduğumu merak etmiştim, fazla olmasa gerek... hâlâ deli gibi uykum vardı. Hızlıca banyoya koşup rutin işlerimi hallettim, saçlarımı yaptım ve ardından da dolabımın kapağını açarak ne giyeceğime karar vermeye çalıştım.

Ancak kararsız bir terazi burcu olduğum için kara kara düşünmekle kalabilmiştim. En sonunda işe geç kalmamak adına rastgele dar paça siyah bir kot pantolon ile düz beyaz bir sweatshirt çıkararak hızlıca giyindim.

Pizza desenli çoraplarımı da pantolonunun paçalarını içine alacak şekilde yukarıya çektim ve sırt çantam ile siyah montumu alarak evden çıktım. Topuklu botlarımın bağcıklarını bağlarken bir şey unutup unutmadığımı hatırlamaya çalışıyordum.

Unutmuş muydum? Yok yok, her şey tamamdı.

Montumu da giyerek önünü kapattıktan sonra iş yerime doğru yürümeye başladım. İş yerim dediğime bakmayın, öyle ahım şahım bir yer değil, kütüphanede çalışıyorum ben.

Sabahları 8 buçukta ben açıyor ve akşamları da 22:30 da ben kapatıyordum. Kütüphane ile evimin arası yürüyerek 15 dakikalık bir mesafedeydi. Eğer biraz daha hızlanmazsam geç kalabilirdim.

Botlarımın sessiz ve sakin sokakta çıkardığı tok seslere uyan bir şarkı mırıldanarak kütüphanenin önüne geldim, anahtarları çantamın ön gözünden çıkartarak devasa kütüphanenin kapısını açtım ve buram buram kitap kokan evrenin içine adımımı attım.

Kader Where stories live. Discover now