Hasta

24 6 0
                                    

Uykunun en güzel yerinde uyanmak istemiyorum. Ama mecburum uyanmak zorundayım, yataktan esneyerek  kalktım, bugün ne giysem acaba dolabı açtım ve tek tek kıyafetlere baktım. Bu olmaz fazla açık, bu da çok şey gibi, of ya hep kararsız mı olacağım. Neyse,çıkardım lacivert boğazlı kazağım ve birazcık kısa mini eteğim, en güzel kısım makyaj ve saçlarıma geldi. Saçlarımı dağınık topuz yaptım, hafif bir makyajla odadan çıktım, evin sessiz oluşu hep korkutur beni, babam nerede? Merdivenlerden inerken babam bir tuvali almış resim çiziyordu, kulağında kulaklık. Müzik eşliğinde resim, güzel. Ona sesli bir şekilde " Seni Seviyorum Baba " diyerek seslendim, tamam tamam tabikide beni duymayacağını bildiğim için söyledim, bana dönerek  " bir şey mi dedin? " duydumu acaba, yok canım duysa bu tepkiyi vermezdi herhalde " yok şey diyecektim geç gelme ihtimalim var merak..." etme dicektim ama kulaklığı geri taktı. Umursanmamaya alışığım admin merak etme. Rotayı kutüphaneye çeviriyorum, yer bulmak için erken gidiyorum, yine o günkü tatsızlık yaşamak istemem doğrusu. Evet mutluyum çünkü yer buldum. Kitaplarımı sessizce çıkardım,  renkli kalemler ve defterlerim, miyop gözlüğüm, herkes kitaplara odaklanmış bir şekilde derslerini çalışıyorlar. Önümdeki teste odaklanmaya çalıştım, anlamadığım soruları hep işaretlerim, geri dönüp çözmek için, ama hiçbir zaman da geri dönmedim çünkü zor. Yanıma birinin oturmasıyla afaladım.
" Burası dolu yalnız "
" Kim var hayali arkadaş mı "
Küstah adam bu şey değil mi ya o prof, ukala " fark eder mi yanımda oturmanızı istemiyorum " dedim demesine de birazda korkuyorum tabi.
" Allah Allah, bak ufaklık Üniversite öğrencisi bile değilsin, istersen susma hakkını kullan ve yapamadığın testleri çöz " çok mu belli oluyordu, buranın öğrencisi olmadığım, ya da nerden biliyordu? Hiç ses bile edemedim, o kalın kitaplarını açtı ve hiç ben yokmuşum gibi sanki az önce bir kızın kalbini kırmamış gibi fosforlu kalemiyle önemli yerlerin altını çizdi sonra deri defterini çıkarıp not almaya başladı, masanın baş ucunda dumanı süzülen, gövdesi büyük ağzı küçük, star wars yazan kupa bardağında bir yudum aldı. Aynı babam gibi tavırları vardı tahamül edemedim, Dışarıya doğru çıktım,  temiz hafayı içime aldım derin nefes alıp verdim ve tekrar masama doğru ilerledim. Güvenlik masamdaki kitapları topluyordu koşarak gittim.
"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz"
" Üzgünüm hanım efendi buranın öğrencisi olmadığınızın tespitine vardık, lütfen zorluk çıkarmadan gidin " Nasıl olur ya onunla göz göze geldik, içimdeki kırgınlık iğice katlandı. Bir insan neden bunu yapar anlamıyordum neden. Tek umudum du orası, nasıl moral bulacağımı bile anlamadım.

Saat baya geç oldu, işe onbeş dakika geç kaldım tabi babamı tanıdıkları için bir şey demediler. Çok bitkindim nasıl çalışacağım ben ya " hazan çok önemli misafirlerimiz geldi onlarla sen ilgileneceksin masa onüç hadi " masanın siparişlerini götürdüm, servis yaparken onunla göz göze geldik o prof,  "Teşekkür ederiz" dedi. Yanındada ondan dört beş yaş büyük bir adam vardı. Neden beni tanımıyormuş gibi davrandı anlamıyorum. İçecekleri dağırken eline vericektim ki üzerine döktüm " çok özür dilerim istemeden oldu gerçekten " neden bir hata daa yaptım ki ben, belki burdanda kovdurur " önemli değil sakin ol" Ama şaşırmamak elde değil ki, lavaboya doğru gitti bende arkasından ilerledim.
" Rol yapmayı bırakın artık neden kızmadınız yoksa daha sonra intikam alırım hesabı mı? " Bana anlamsız bir şekilde baktı " ne dediğinizi anlamıyorum, tanımıyorum sizi " dedi. Beni tanımadığını söyledi acaba yine laf falan mı soktu ben mi anladım. Masadaki adam geldi  "iyi misin sen"
" bir sorun yok alt tarafı bir şarap lekesi " müdür bana seslenirken oradan çıkmak zorunda kaldım, neyseki bir sorun yoktu ama onun neden beni tanımadığını hala anlamış değilim. " Hayır istemiyorum onu istemiyorum hasta o tamam mı? Hepiniz beni anlamıyorsunuz galiba o hasta bir adam onu istemiyorum evlenmeyeceğim " diyerek bağırdı kadın. Hasta mı?

Buz KırağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin