BAŞLANGIÇ

137 17 40
                                    

Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu düşünemediğimiz zamanlar ara ara bizi yakalardı. Bizi düşüncelerimiz yönlendirir ve aslında davranışımızla var olurduk. Bir tarafımız kendimizdik; bir tarafımız da olmamızı gerektiren kendimizdik. Bu doğrultuda ilerlerken hayatının tam da yanlışından dönmek kesinlikle mucizeydi.

Peki bunlar ne demekti? Her şeye baştan bir göz atalım.

"... size her zaman bahsettiğim gibi doktor bey. Artık bu duruma bir çare bulmanızı istiyorum. Bana lütfen yine 'Her şey sende bitiyor.' cümlelerinden bahsetmeyin." Mine, artık psikiyatri seanslarının bitmesini ve aklındaki kötü düşüncelerden kurtulmak istiyordu. Son birkaç aydır aklına sık sık kötü düşünceler geliyor ve bu sosyal hayatını iyice kötüye götürüyordu. Zaman zaman bu hayatta neden olduğunu sorgulayacak düşüncelere kapılıyor ve ağlıyordu. Derdini anlattığında kendisini anlayamayan insanları görünce bu durumu kimseye belli etmemeye çalıştı. Çevresindeki herkes onun tekrar iyi olduğunu düşünürken o en sonunda psikiyatriye gitmiş ve bu düşüncelerden sıyrılmak için elinden geleni yapmaya çalışmıştı. Sonuç ise bitmeyen seanslar ve tanımlanamayan durumuydu.

"İstersen sana ilaç verebilirim."

"İlaç olmaz. İlaç içmekten nefret ederim. Bakın, bana bir şeyler önerin onu yapayım. Ama lütfen ilaç tedavisi olmadan bu durumdan kurtarın beni."

Doktorla olan kısa münakaşasından sonra doktorun da bu konuda bir şey yapamayacağını anlayınca bir an önce çıkmak için elinden geleni yaptı ve bir daha asla doktora gitmeyeceği kanısına vardı. Eve geldiğinde ailesi neler yaptığını sorduğunda iyi geçtiğini ve kurtulduğunu söylemiş, odasına kaçmıştı.

Ertesi gün okula gittiğinde yine o sahte gülüşünü takınmış ve gün boyu kimseye bir şey belli etmemişti. Okul çıkışı üç arkadaşı ile beraber okula 15 dakikalık mesafede olan tren istasyonuna yürümeye başladılar.

Aleyna, "Daha önce buraya kuzenimle giderken müthiş bir yer keşfettim. Issız sayılır ama tam fotoğraf çekilmelik!" dedi hevesli bir şekilde.

"Öyle mi? Bizi de götürsene biz de keşfedelim." diye atıldı hemen Büşra. Mine, onlar kadar fotojenik değildi ama tren istasyonunda ıssız bir yer olması dikkatini çekmişti. Daha sonra aklına kötü düşünceler gelmeye başladı ve başka şeyler düşünmeye çalıştı. Kafasını sağa sola çevirip gözüne değen her şeye dikkatini vermeye çalıştı. Sonra gözü arkadaşı Furkan'a kaydı. Onun yüz hatlarını ve ten renginin ne kadar mükemmel olduğunu düşünmeye çalıştı. Bu çok kısa sürmüştü çünkü aklındaki kötü düşünceyi çıkartamıyordu.

"Amma meraklısınız fotoğraf çekmeye. Biz Mine'yle trene binerken siz gidebilirsiniz." dedi Furkan ve ardından Mine'ye göz kırptı.

Mine hafif tebessüm etti. "Üzgünüm ama ben de çok merak ettim orayı." Kızlar zafer kazanmış gibi sevinip Furkan'la dalga geçtiler.

"Aman sen de sat beni hemen."

Tren istasyonuna geldiklerinde kızlar Furkan'la vedalaştılar. "Dikkat edin benim biricik kızlarım!" dedi ve Aleyna'nın yanağından makas aldı.

"Hemen zevzekleşme Furkan."

Tren istasyonunun ıssız yerine geldiklerinde Mine'nin aklındaki düşünceler daha da derinleşmişti. Yanındaki arkadaşlarına belli etmese de onun kimsenin görmeyeceği yerde ne kadar rahat intihar edebileceğini düşünüyordu. Kendisi bir yandan bunu düşünüyor ve bir yandan da arkadaşlarının fotoğrafçılığını yapıyordu.

"Böyle nasıl görünüyorum Mine?" dedi Büşra tren raylarından trenin geçmeyeceğinden emin olduktan sonra poz verirken.

Mine bir yandan fotoğraf çekiyor bir yandan da "Harikasın, mükemmel görünüyorsun." diye yorum yapıyordu. Aleyna da Büşra gibi poz vereceği sırada ayağı takıldı ve yere düştü. Üçü de aynı anda kahkahalara boğulmuştu ama Mine bir türlü kendini durduramıyordu.

"Seni uzun zamandır bu kadar mutlu görmemiştim Mine. Eğer hep böyle mutlu olacaksan ben senin için hep düşerim." dedi Aleyna ve onu zorla tren raylarına ittirip fotoğrafını çekmeye ısrar etti. Mine aklındaki kötü düşüncelerin ona verdiği keyfin de etkisiyle atmıştı oysa o kahkahayı. Ve ilk defa fotoğraf çekilmeyi bu kadar çok istemişti. Kendisinin bu raylarda öleceğine inanıyordu. Peki bu gerçekten de böyle mi olacaktı? Bunu ne zaman yapacaktı? Hemen ertesi sabah okula gitmeden önce mi? Hayır, daha yarım kalan bir çok şeyi vardı ve yarın akşama kadar bitmiş olacaktı. Evet, zaman belirlenmiş ve okul çıkışından iki saat sonra olacağına karar verilmişti.

İşte şimdi hikayemiz başlıyordu.

Evrenler KuruluWhere stories live. Discover now