17

722 24 9
                                    

"Küçük Zaferler"

ओह! यह छवि हमारे सामग्री दिशानिर्देशों का पालन नहीं करती है। प्रकाशन जारी रखने के लिए, कृपया इसे हटा दें या कोई भिन्न छवि अपलोड करें।


"Küçük Zaferler"

...

Salih üzerindeki siyah takıma, birkaç düğmesi açık beyaz gömleğine ve parlak siyah ayakkabılarına baktı. Kendi düğününde yüzü neden bu kadar asıktı? Açık pencerelerden süzülen müziğin sesini duyuyor, kalbinin hızlı atışını göğsünde hissediyordu ama zihnindeki bir 'ama' onu rahatsız ediyordu. Vatan bu haldeyken eğlenmek ona ağır geliyordu. Kendi düğünü olsa bile, Anadolu'daki insanların çektiği acıyı, yenilginin verdiği o hissi nasıl unutabilirdi.

Elleri ceplerinde boy aynasına boş gözlerle bakarken odasının kapısının çaldığını duydu.

"Girin." Derken gözlerini aynadaki aksinden ayırmamıştı.

"Gelinin kendisini odaya kapattığını duymuştum da damadın böyle yaptığına hiç denk gelmemiştim." Diyerek odaya girdi Atilla. Dudaklarının hemen ucunda tamamlanmamış bir tebessüm vardı.

"Tasasız bir şekilde hiçbir şey yokmuş gibi aşağıya inip halay mı çekmem gerek?"

"Hiç haz etmediğini bilsem de en azından kendi düğününde bunu yapmalısın." Diyen Atilla derin bir nefes alıp verdi.

"Salih, seni yıllardır tanırım ve inan bana hiç kolay zamanlardan geçmiyoruz." Dedi arkadaşı. Odanın kapısını aralık bir şekilde duruyor, hafif bir rüzgârla gıcırdayarak olduğu yerde sallanıyordu. Kapıya kısa bir göz attıktan sonra odaya göz gezdiren Atilla masasının yanında duran bir sandalyeyi gözüne kestirdikten sonra birkaç adımda yanına varıp ters çevirerek oturdu.

"Sabah çok büyük bir heyecanla uyandım." Diye itiraf etti kısa bir sessizliğin ardından. "Ama bu günden sonra daha büyük bir bilinmezliğin içine düştüğümü fark etmek korkuttu beni."

Ağzından çıkan kelimeler komikmiş gibi gülüp devam etti.

"Korkmak... Biz beraber ne badireler atlattık, sıcak çatışmaya girdiğimde bile korkmam ben, her zaman soğukkanlıyımdır. Peki, benim canımı sıkan ne?"

"Bir çift göz..." dedi Atilla sorduğu sorunun cevabını çok iyi biliyormuş gibi.

"Senin gözlerinin içine nefretle ya da üzgün bir şekilde baktığın an beş kurşunla yaralanmaktan daha çok yakar canını."

"Nilüfer'i hep kendime çok uzak bildim Atilla, gözlerimi hep bilerek yana çevirmedim. O benim için sıradan birisiydi, aileden bir tanıdık gibi... Şimdi karım olmasına hala inanamıyorum. Onu mutlu edemeyecek olmak..."

"Sen ne ara bu kadar düşünceli oldun?" diyerek lafını kesti Atilla. "İçinde gizli bir romantik yatıyormuş Yavuz söylese inanmazdım."

Atilla'ya gülmeden edemediğinde aynadaki aksi değişti ve çehresi yavaş yavaş aydınlandı. Karamsar düşünmeye o kadar alışmıştı ki, bu hislere o kadar aşinaydı ki umut etmeyi bile unutmuştu. Oysa Nilüfer'i mutlu etmek kendi elindeydi. Elini tutan o eli sıkıca tutup kendisini sevmesi hatta şanslıysa aşık olması da kendi elindeydi. Peki o zaman beklediği neydi?

Zamanın Yağmurlarıजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें