B.40.

874 86 47
                                    

Selam...

Nasılsınız bakalım bizim taksinin yolcuları?

Eh, herkes iyiyse hemen satırlara geçelim.

Küçücük bir uyarı, oy verip yorumlar yapmayı unutmayın sakın.

Hatırlatma

Arkasını dönüp benden uzaklaşırken üşüyen ellerini uzunca kabanının ceplerine misafir etti. Omuzlarını yukarı kaldırıp dik konuma getirdikten sonra tekrar yönünü bana doğru döndü. "Evrim, devam etmemi ister misin?"

İster miydim, duyduklarımdan sonra cidden kararsızdım...

🚖🚖🚖

"İhanet...
Kadın olsun erkek olsun insanı yakıp kül eden bir eylemdir. Tanrıça Hera 'da ihanetin en ağrına uğramıştı..."

Asya'nın sorusu karşısında biraz kendi içimde öz eleştiri yaptım. Tabii ki galip gelen tarafım öğrenme isteği oldu.

Biz buna merakına yenik düşmek diyoruz Evrim, dedi içimdeki haylaz çocuk...

"Asya, inan bizler en medeni çağda yaşıyormuşuz da haberimiz yokmuş." dedim.

Asya, elleri ceplerinde ileri geri yürürken, "Haklısın Evrim'de her çağın kendine göre artıları ve eksileri vardır. " dedi.

Bu konu tartışmaya açık bir konuydu ama benim merak dürtülerim beni rahat bırakmıyordu. "Tanrı Zeus ve Hera diyorduk Asya?" diye sordum.

Asya, yürümekten usanmış olmalı ki gelip taksiye yaslandı ve gözleri uzak diyarlara göç etmeye hazırlanıyor gibiydi. Konuşmaya başlamadan önce tek kaşı hafif bir açıyla yukarı doğru havalandı buna müteakip dudakları üst üste binerek içe doğru kıvrıldı. "Evrim, aşk öyle güçlü bir duygudur ki; insanın aklını başından alır ve mantığını devre dışı bırakır. Geriye ise duyguların yönettiği boş bir beyin bırakır."

"Aşkın güdümüne giren beyin, neler yapmaz neler diyorsun. Esasında haklısın da..."

Güzellik abidesi kendisine hak verdiğimi görünce sanki ruhumu okumak ister gibi bakışlarını yüzüme sabitledi. Gizemli bakışları adeta ruhumdan geçip varlığımı zapturapt altına almıştı. Bende kıpırtısız bir şekilde ona bakmaya başladım.

Kelimeler ete kemiğe bürünerek cümlelere can vermeye kalkıştığında sesinin ayarına inceden bir tebessüm oturmuştu. "Aşk, Tanrı Zeus'a da aynısını yaptırmış. Tanrı Zeus, Herakles'sin annesi Alkmene'ye âşık olur. Alkmene ile birlikte olmak için kılık değiştirir ve gün içinde birlikte olurlar. Alkmene, aynı gün içinde kocasıyla da birlikte olur ve bu iki birliktelik sonucu Alkmene, hamile kalır ve ikiz çocuğu olur. Çocukların biri Zeus'tan diğeri kocasından," dedi ve soluklanmak için durdu. Sesi titrek ve çatallı çıkmaya başlamıştı çünkü.

Tamam, ben masala meraklıydım lakin Asya bu efsaneyi anlatarak nereye varmak istiyordu doğrusu hiçbir fikrim yoktu. İçimdeki afacan çocuğa ise engel olamıyordum. "Tanrı Zeus'a bak sen neler yapmış. Baya çapkınmış bizim Zeus..."

"Evrim, Tanrı Zeus'un ne yaptığı değil onun ihanetinin bedelini kimin ödediği söz konusu, çünkü ihanetinin bedelini ödeyen Zeus değil bendim," dedi derken de koca kara gözleri buğulanmış isyan bayrağını çoktan çekmişti.

Asya, bedel dediğine göre sonuç vahimdi. Sorsa mıydım acaba, ama gözleri ağlarken sonucu nasıl sorabilirdim ki. Üstelik bir kadının gözyaşı dökmesine asla dayanamazdım.

Kim bilir, belki de kadınların erkeklere karşı kullandığı en güçlü silahıydı bu. Silah dediysem daha çok kadının eşine karşı kullandığı silahtan bahsediyorum; çünkü annem rahmetli babama karşı bu minik oyunu ara sıra oynardı kendi tiyatrosunda.

Asya, burnunu çekip duruyordu sanırım için için ağlıyordu. Hemen taksiye geçip kağıt peçete aldım ve paketin içinden bir tane çıkarıp Asya'ya uzattım.

Peçeteyi elimden alırken buruk bir tebessüm yayıldı çehresine. "Evrim, kusura bakma durduk yere senin de duygulanmana sebep oldum."

Ağız boşluğumdan çıkmamak için direnen sesimle, "Ziyanı yok." dedim.

"Nasıl?" diye serzenişte bulundu belleğimdeki soru uzmanı. Şuna bak akşamdan beri nevrim döndü demiyor da ziyanı yok diyor. Efendi, sen Asya'yı dinleyeceksin diye ben iliklerime kadar dondum burada.

İç sesimin her kelimesi doğru ve hoyrattı ama sen bir sus dedim. Üşüyorsam ben üşüyorum sana noluyor?

Asya, gözlerindeki doluluğu temin ettiğim peçeteyle kurulduktan sonra inci gibi yan yana dizmeye başladı sözcükleri. "Tanrıça Hera, kocası Zeus'un ihanetini öğrendiğinde Alkmene'nin doğumunu her ne kadar geciktirse de ikizlerin doğumuna engel olamamış."

"Anladığım kadarıyla devlerin savaşı başlıyor." dedim.

Asya, sıradanlığı bozmayarak gecenin karasına bulanan sesiyle yeni bir soru daha yükledi dağarcığıma. "Biliyor musun Evrim?"

Peki, ne sorduğunu veya soracağını biliyor muydum? Her zamanki gibi hiçbir fikrim yoktu.

SON TAŞIYICI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin