KÜL| 26. Bölüm

Start from the beginning
                                    

Kadını nihayet sakinleştirmeyi başardıklarında serbest bıraktılar. "Sadece geceyi geçirip gideceğiz," dedi Nate. "Seninle bir işimiz yok. Sadece güvenli bir yer istiyoruz o kadar."

Kadın cevap vermek yerine hızlıca hepimizi süzdü. "Siz onlarsınız," dedi. En son onunla konuşan Nate'e baktı. "Orién'den gelenler."

Demek ki kaçtığımız ülkenin her köşesine duyurulmuştu. Nate'in isyan çıkarma planı böylece suya düşmüştü. İnsanların bize yardım edeceğinden çekinirler diye ummuştum ama anlaşılan hiç de öyle bir çekinceleri yoktu. Zaten bize yardım edebilecek herkesi orduya almışlardı, geride kalan kadınlardan ve çocuklardan mı çekineceklerdi ki? Nate'in isyan çıkarma planının mantıktan değil hırstan ve öfkeden kaynaklandığını fark etmeli, onun göz ardı ettiği mantığını ben ön plana çıkarmalıydım. Yorgunluğa böylesine teslim olmamalıydım.

"Sizinle ilgili bilgi verene çok büyük ödül verilecek," diye devam etti kadın. "Ama ben sizi ihbar etmeyeceğim. Gün doğmadan buradan gitmeniz karşılığında elbette."

"Neden?" diye sordu Nate.

"Kimsenin kimseye ödül vereceği falan yok," dedi kadın. Güçlü bir duruşu, cesur bir tavrı vardı. Kırklı yaşlarında olmalıydı. Siyah saçlarının ön kısımları beyazlamıştı. "Açlıktan ölüyoruz, bizi umursamıyorlar. Tek düşündükleri şey savaş. Ayrıca ben savaşta bile uyulması gereken kurallar olduğunu düşünürüm. Tonemun'un yaptığı alçaklık."

"Tonemun değildi," dedi Nate. Dik duruşu ve güçlü konuşması bir nebze de olsa kırıldığına göre kadının söylediklerine inanıyordu.

Kadın bir an şaşkınlıkla kalakaldı. "Kralımız böyle bir şey yapmaz."

"Tam olarak kralınızın söylemenizi istediği şeyi söylüyorsun. Hastalığı yalan, tüm bunların sorumlusu kralınız. Tonemun bizimle birlikteydi, yolumuz henüz birkaç gün önce ayrıldı."

"Yanında yakın arkadaşımız ve savaştan kaçan insanlarla birlikte," dedim.

"Neden size inanayım?"

Bir şey söylemeden kadına yaklaştım. Yüzüne dokunabilmek için ellerimi kaldırdığımda korkuyla geriye çekildi. "Bir şey göstereceğim," dedim. Birkaç saniye bana tereddütle baktıktan sonra yaklaştı. Yüzüne dokunup yaşadığımız olaylardan birkaç sahne gösterdim. Bakışlarının odağı beni bulduğunda şok içindeydi. 

"Siz..." dedi ama devam edemedi. Neyse ki kendini çabuk toparlayıp bize, "Oturun lütfen," dediğinde dikilmeyi bırakıp oturduk. "Benim adım Enya," dedi kadın. Biz de kendimizi hızlıca tanıttık. Bize yiyecek bir şeyler getirmek için mutfağa geçerken Jeff de yardım etmek için onunla gitti. Relinan'da mutfaklar oturdukları odayla aynı yerdeydi. Kış soğuğunda iki farklı yerde soba yakmamak için böyle yapıyorlardı muhtemelen.

Biraz dinlenip ısındıktan sonra üstümüzü ve ayakkabılarımızı çıkardık. Yemeğe oturmadan önce temizlenmek için banyoya gittik. Aynaya baktığımızda gördüğümüz şeye hiç birimiz inanamadık. Korkunç görünüyorduk. Kirli ve yorgunduk. Mümkün olduğunca hızlı temizlenip masaya döndük. Enya'nın çok fazla yiyeceği yoktu.

"Yarın gitmeden senin için avlanacağız," dedi Jeff. Enya'nın gözleri mutlulukla parlasa da bu mutluluk hareketlerine yansımadı. Başını sallamakla yetindi sadece.

Sonraki birkaç dakika herkesin tek düşündüğü bir an önce karınlarını doyurmaktı. İlk konuşan Nate oldu.

"Tek yapmak istediğimiz ülkemize geri dönmek. Burada olanları biz de onaylamıyoruz. Ancak işler çığrından çıkmış durumda. Halk kendini kurtarmak zorunda. Orién ya da dışarıdan gelecek herhangi bir yardımı ya da Tonemun'un yardımını beklememeli. Tonemun krala ve orduya karşı tek başına. Ne yazık ki bir mucize gerçekleştiremez."

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now