Ne'ye Dair

7 0 0
                                    

Ne, Ul'ün yarattığı Tanrıların ilkiydi. Her nasıl ki aynı zamanda yaratılmış olsalar da Ne hepsinden önce var olmuştur. Ul'ün yarattığı dünyanın merkezinde Ne'nin diyarı vardı. Ne Tanrıların başıydı ve pek çok Tanrı ona saygı duyardı.

Ne kendi diyarını düşünürken her yeri yeşillik ve ormanlarla birlikte Ul'ün diyarında olduğu gibi düşündü. İlk yarattıklarıysa büyücüler Heru ve Teorven oldu, onların ardından geri kalan 50 kadar büyücü yaratılmıştı. Büyücülerden sonraysa Elfleri yarattı. Fakat bu elfler aynı Ul'ün yarattıkları gibiydi. Onları yaratırken Morvel'iyse bizzat Ul kendisi yaratmıştı ve kendisi ona bilgiyi bahşetmişti. Bunlardan sonraysa diyarı kahkalara boğacak olan ve eğlenceli kişiliklere sahip Gulevleri yarattı. Daha sonra Ne diğer diyarlara bakmayı, oraları görmeyi arzuladı. İlk gittiği yerse Huno'nun diyarı oldu. Huno'nun diyarınınsa görüntüsünü beğenmedi ve o diyarı kendi diyarı gibi yeşillik ve ormanlarla düşündü. Fakat düşüncelerinin çok küçük bir kısmı gerçek oldu.

Huno'ysa diyarını yemeye içmeye ihtiyacı olmayacak ve özgürce yaşayacak olan ırklarla doldurdu. Huno'nun ırkları insanlara benzeyen fakat etleri neredeyse hiç olmayan Umlardı. Bununla birlikte yerin altında bir şehirde Ulu Elfleri yarattı. Ulu Elflere tüm büyü yeteneklerini verdi ve Ulu Elfler Tanrılar gibi yüksek büyü gücüne sahip oldular. Aynı zamanda bu yer altı şehrinde bazı insanlar da yarattı ve bu insanlar zamanla yer altında sönüp gittiler.

Huno, Ne'nin kendi diyarına yaptığını görünceyse öfkelendi ve Umlarla birlikte Ne'nin diyarına saldırmaya gitti. Oraya giderken aynı zamanda 3 tane yarı tanrı denilebilecek yaratık düşünüp yarattı. Bu yaratıklar iki insan boyunda dev ve çok güçlü yaratıklardı. Ne, olup biteni görünceyse yaptığı hatayı anladıysa da artık bunu çoktan yapmıştı. O da sınırına yakın bir yerde evrenin en güçlü savaşçıları olacak Çelik Elfleri yarattı. Huno Çelik Elfleri görünce saldırmaktan vazgeçti ve 100 yıl gibi uzun bir süre Umlara savaşmayı öğretti, silahlar üretmeyi öğretti. Umları yüzyıl boyunca savaşçı olarak yetiştirdi.

Çelik Elfler yaratıldıktan 100 yıl sonraysa Huno ve Umlar saldırdı. Umlar Çelik Elfleri büyük bir saldırıyla sınırdan çokça geriye püskürttü. Saldırının ilk başındaysa Çelik Elflerin kralı olan Tior'un oğlu ve karısı ölmüştü. Çünkü Tior'un evi sınırdaki ilk evdi. Bu savaşta pek çok Çelik Elf öldü ilk saldırı anında fakat geri çekilip toplarlandıktan sonra Tior'un önderliğinde Umlara karşı koydular ve pek çok Um Çelik Elflerin kılıçlarıyla yok olup gitti. Umlarda bu sırada geriye çekildi Çelik Elflerin yaptıklarından sonra. Bunun ardından Savaşın yapıldığı sınıra Ne, Foma, Kadzum ve Morvel yetişti. Kadzum büyük bir bağırışla Um saflarına dalıp pek çok Um'u yok etti. Onu Foma da takip etti. Morvel'se deşer geçer oklarıyla Umları yok ediyordu. Fakat Huno'nun yarı Tanrıları Varsi öne çıkıp Foma'yı tutup Morvel'in üzerine fırlattı ve Çelik Elflerden pek çoğunu kılıcıyla yok etti. 

Savaşta Varsi'yi görenler çok büyük bir korkuya kapıldı. Varsi 4 insan boyunda koskocaman bir devdi. Fakat o umutların tükendiği o anda Kadzum öne atıldı ve Varsi'nin dev baltasını eliyle durdurup baltasını çekerek Varsi'yi kendine doğru afaltarak getirdi ve kılıçıyla tek bir darbede Varsi'nin kalbini deşip geçti. Ardından diğer yaratıklara yöneldi fakat Huno sadece Ne'nin anladığı bir dilde nida atarak geriye döndü. Umların pek çoğu bu savaşta katledildi fakat Ulu Elfler bu savaşa gelmemişti. Bu savaşın sonrasında Tior halkını Ne Diyarı'nın ortasına yakın bir yere götürdü.

*************************

İlk savaştan sonra Ne ve Huno'nun diyarında başka hiçbir savaş olmamıştı. Ne kendi yarattığı bu hayatı artık kontrol etmekte zorlanıyordu çünkü Foma ve Kadzum herkesten daha üstündü ve kendi yaratma yetileri vardı. Bunun ardından Ne bir hayal kurdu ve Foma'yla Kadzum'u gönderebileceği bir yer oluşturdu Ne diyarının ıssız kuzeyinde fakat bu yerde sınırların ötesi görünmüyordu ve ışık oralardan tamamen çekilmiş topraklar yok olmuştu ve büyük bir boşluğa sahipti. Bu boşluğa dair Ne'nin dahi bir bilgisi yoktu. Ardından Ne Foma ve Kadzum'a hayalini anlattı onlar da bunu kabul ettiler. Kendi diyarlarını ve ülkelerini kurdular, kendi ırklarını yarattılar, kendi hatalarını ve kendi doğrularını yaptılar. ,

Fakat çok da uzak olmayan bir zamanda Kadzum, Foma'yı katletti ve Foma Ne'ye geri döndü. Ardından Farmoların kralı Zavo da Kadzum'u katlederek geriye gönderdi. Foma geri döndükten sonra bir süre düşündü ve büyük pişmanlıklar duydu ve büyük bir acı ve kedere büründü. Kadzum'sa geri döndükten sonra kefaretini ödemek için buraya gelmesine sebep olduğu insanlarla ilgilendi. Ne, Foma'nın bitmeyecek olan acısını düşündü ve bir kereliğine olsun yok etme gücünü kullanmak isteyerek Foma'yı yok etti.

Bütün olup bitenlerden sonra Ne Diyarında yeniden huzur ve refah olmuştu ta ki savaş borusunun sesi duyulana kadar. Ne'nin diyarından çoğu kişi Foma ve Kadzum'un diyarına gittiği için Huno gelinceye kadar farkedilmemişti. Bunun ardından Ne Teorven'le iletişim kurdu ve diyardaki herkesin Yurfa'ya dönmesi gerektiğini söyledi ve Teorven de 2 gün içinde tüm diyarı Yurfa'ya Ne'nin Diyarına getirmişti. 

Huno'nun 50000 kadar askeri ve 11 devi vardı. Savaş meydanında güneyde Çelik Elfler ikili bir sıra oluşturmuş ve güneş gibi parlayarak önlerine gelenleri paramparça ederek ilerliyordu. Kadzum ve Mavi Elfler Kuzeyden büyük kılıçlar ve tokmaklarla savaşıyorlardı. Gulevler hançerleriyle küçük yaratıkları parçalamaya başladı. O sırada havada adeta bir ok yağmuru başlatıldı İlk Elflerden Morvel elini kaldırdığında oklar yerleştirilip yay geriliyor ve Morvel elini indirdiğinde yaylar serbest bırakılıyordu bunu yapan tam 15000 kişi vardı. Bu kısa sürede düşman askerlerinin çoğu yok edildi.

Savaş meydanının en doğusunda bir anda Ak Elfler ve Kara Elfler belirdi. Bu iki elf türünün önemli özelliği ışınlanma özelliğiydi. Onlar belirdikten sonra Elfler yaylarını sırtlarına takıp kılıçlarını kuşandılar. Bu sırada Morflar, Mavi Elflerin olduğu tarafa koşmaya başladı. Vuzlar ve Sazzipler Çelik Elflerin olduğu tarafa gittiler. Nazlar İlk Elflerle birlikte saldırdılar düşmanlara. Kısa sürede düşman yok edildi. Fakat en arkadan gelen 11 dev pek azı hariç hepsinin gözlerini korkuttu. Devlerin arkasında karşıda görülen Huno'ydu. Fakat Ne Diyarı'na geçmemişti.

Devlere saldıran Çelik Elfler adeta duvara çarpmış gibi geriye döndüler çünkü kılıçları onlara işlemiyordu. Morvel saldırdı ve dev onu tokmağıyla eziyordu ki Kadzum kılıcıyla tokmağını durdurdu ve sonraki hamlesiyle devin kafasını kopardı. O anda Kadzum'un koyu kahverengi olan rengi bir simsiyah oldu ve adeta etraftaki ışığı sömürmeye başladı.Kadzum delirmişçesine düşmanlara saldırdı ve geriye kalan kendisi gibi 11 devi yok etti. Kadzum, ardından Huno Diyarı'na ayak bastı. Mavi Elfler ve Morflar onu takip etti. O sırada Mavi Elfler donup kaldı ilerleyemediler ve Gulevler onları geriye Ne Diyarı'nın sınırına çektiler. "Bunu bin yıl önce yapmalıydım fakat bugüne kaldı!" diye haykırdı Kadzum büyük bir nefretle. Ardından Huno elindeki asayla Kadzum'a vurup Ne Diyarı'na fırlattı. Önlerinde Savara'nın olduğu Morflar korkusuzca saldıracaklardı ki Ne onların önüne ışıktan bir duvar çekti. Ardından geri dönmelerini emretti.

Ne ve Huno kimsenin anlamadığı bir dilde bir şeyler konuştu ve sonunda Ne asasını kaldırıp bir büyü yaptı ve bu sırada rengi gitgide solmaya başladı. Kimse ne olduğunu anlamadan kendilerini yabancı bir diyarda buldular. Bu diyarın adıysa Kimbe'ydi.

Kızıl Göğün AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin