Bölüm 1

26 11 3
                                    


Başladığınız tarihi buraya bırakmayı unutmayın.

Ömer gözlerini açtığında arkadaşları şoktan hâlâ kendilerine gelememişti. Çocuk arkadaşlarını bu halde görünce önce olanları kavrayamadı. Bilinci yerine geldiğinde her şey yavaş yavaş kafasında oturuyordu. İlk başta dudakları kıvrılarak gülümsedi, daha sonra kahkaha atarak yeni yerine oturan sesiyle bağırmaya başladı.

"Yine mi? Ne? Hayatta mıyım gerçekten?"

*********************

"Üniversitenin ilk günü nasıldı?" Mükemmel yemekleriyle gözümüze bayram ettiren annem kapıdan girer girmez sorgu suale başladı. Aslında cevap vermek niyetim yoktu, zaten ne diyeceğimi de biliyordu. Yine de harfler ağzımdan istemsizce çıkmış ve o tek kelimeyi oluşturmuştu. "Berbat."

"Cidden ne dememi bekliyordun anne?" Acı çikolatadan bir ısırık alıp boş gözlerle anneme baktım.

"Kızım, bu tercih belki senin istemediğin bir şey olabilir ama büyüklerini düşünmelisin değil mi? Ayrıca öğretmen olacaksın, dünyanın en kutsal mesleklerinden biri bu." Geri dönüp minik Ege'nin çatalını yıkamaya koyuldu. Daha da bu konuşmayı sürdürecek durumda değildim. Zaten olan olmuştu. Yine benim isteklerim sorulmamış, kimse ne istediğimle ilgilenmemiş ve geleceğim gözlerimin önünde kurgulanmıştı.

Sessizce elime tutuşturulan yemek tabağını aldım ve masaya geçtim. Herkes yemeğini bitirdiği için sofrada tek başıma kalmıştım. "Güzel erkekler var mıydı Selin?" diye sorarak odaya ilk dalan ablam Gülçin oldu. Nasıl giriş yaptıysa az kalsın çatalı gözüme soktuğumu hissediyordum. Çatalı yavaşça yere bırakıp derin nefes aldım ve kanepeye yayılan ablamı izledim.

"Evde kalmış olabilirsin ama bizim erkekler de sana göre çok genç." Daha sonra diğer ablamın çocuğuyla bağırarak odaya girmesi, annemin bizlere laf yetiştirmesi derken monoton hayatıma geri dönmüştüm.

***********************

4 Ocak 2020.

"Şimdi bu saçma sapan aramızda dolaşan bir ruh mu?" Ömer'i tekrar görüp bayılan Ali sonunda kendine gelmiş ve konuşmayı becermişti. Ömer bardaktaki suyu kafasına dikmiş ve sahte sinirle söylenmişti. "İlk önce saçma sapan değilim" azacık duraksamış, etrafına bakmış ve devam etmişti. "İkincisi ruh değilim, insanım salak. Şimdilik."

"İyi de biz bunu herkese nasıl anlatacağız? Bir sene aramızda nasıl olacak? Ya şunu adam gibi baştan anlatır mısınız?"

"Tamam şu arkadaşımızın işi bende. Rahat olun" dedi Faruk, eliyle herkesi yatıştırmaya çalışır gibi aşağı yukarı salladı. "Şimdi sana hafif hafif anlatmaya başlıyorum ve adam gibi dinliyorsun tamam mı?"

Ali ağır ağır kafasını salladı. Faruk'sa çoktan konuşmaya başlamıştı.

"Bu kararı geçen senenin sonunda aldık. Ömer'in geçen sene talihsiz bir olay sonucunda aramızdan ayrılmasını biliyorsun." Aniden her şeyi hatırlayan Faruk duraksadı. Gözleri karıncalanıyor gibiydi. "Onun dünyada tanıdığımız ve belki de tanıyabileceğimiz en mükemmel insan olduğunu da biliyorsun. Ömer'in ölümünü kabullenemiyorduk. Çocuklarla her gün tüm bu yaşananların korkunç bir rüya olmasını ve Ömer'i yeniden aramızdan görmek istediğimizi söyleyip dururduk."

Ömer de Ali gibi olanları dikkatlice dinliyordu. Duygularını gizlemek için öyle donuk duruyordu ki...

"Bir gün Ziya bir rüya gördü. Eğer bize verilen bazı talimatları yaparsak Ömer'in ruhu belli süre bedenine geri dönebilirmiş."

Kamu telah mencapai bab terakhir yang dipublikasikan.

⏰ Terakhir diperbarui: Jan 20, 2020 ⏰

Tambahkan cerita ini ke Perpustakaan untuk mendapatkan notifikasi saat ada bab baru!

Kelebekler ÖlmezTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang