2

155 20 14
                                    



Roche Mazet, şarabın bambaşka bir seviyesiydi. V ise, şarap tanrısıydı.

Aynı zamanda seks tanrısıydı ama bu başka bir mesele tabii.

Beyaz şarap  için, Chardonnay ve Sauvignon Blanc'i örnek verebilirim. İlki fazlasıyla yağlı ve yumuşak, belki narenciyemsi; ikincisi ise büyük ihtimal en çok bilineni, tropikal ve meyvemsi bir tadı var. Kırmızı şaraba gelirsek, Pinot Noir, Cabernet Sauvignon ve Shiraz ya da Syrah. Bunlar ana varietallerden yalnızca birkaçı. Şarabı yalnızca bir içki olarak değil, kutsal bir süliet olarak görmek mümkün; zira şarapla sarhoş olan insanlar aslında sarhoş olmazlar. Gerçek kimliklerine bürünürler. Pekala, bu çoğu zaman korkutucu olabilir ama Roche Mazet bunlardan tamamen farklı bir seviyede.

IGP Pays d'Oc (Indication Géographique Protégée) sertifikalı olduğundan ve "Concours national des vins IGP de France 2013″de gümüş madalya aldığından dolayı Roche Mazet'e olan ilgim birkaç seviye atladı. Elbette, V'nin bu şaraba olan 'özel' ilgisinin de büyük bir etkisi var, fakat Roche Mazet bir başına da bu ilgiyi hak ederdi.

Her neyse.

Üzerimde fileli bir kilotlu çorap ve kıçıma kaçan siyah deri bir don varken, saçmalamak çok kolay oluyor.

"Hyung, doğru giydiğimden emin misin?" Seokjin Hyung'un elleri, üzerime yapışan deri kostümü çekiştirmekle uğraşıyor, kostümü her çekiştirip bıraktığında tenime çarpan deri 'şlap' diye tok bir ses çıkarıyor ve canımın yanmasına sebep oluyordu. Acıyla inlediğimde, Seokjin Hyung kafama vurarak bunun benim isteğim olduğunu hatırlattı. Haklı olduğundan susup, kuyruk sokumumdan çıkan pomponu inceledim. Üzerimdeki bir tavşan kostümüydü, şey, seksi bir tavşan kostümü.

Kostümün deri olması dışında ve kıçıma kaçması dışında her şey mükemmel sayılırdı. Tavşan kulaklı tacımı bile takmaya razıydım, zira Kim Taehyung'u etkileyecektim değil mi? Belki bir striptizciye aşık olmazdı fakat onun ilgisini çekebilecek denli ilgi çekici olduğuma dair inancım tamdı. Seokjin Hyung, göz çevreme yaptığı dumanlı makyajı serçe parmağının ucuyla hafifçe dağıttı ve kalan far taneciklerini dağıtmak için yavaşça göz kapaklarıma üfledi. "Fahişe olmak için doğmuşsun," dedi son bir defa beni süzüp memnuniyetle gülümserken. 

"Striptizcilere fahişe mi diyorsun yoksa Hyung?" Gözlerimi kıstım ve gülümsememi bastırmak için cıkcıkladım. "Dans, sanattır. Üstelik, sence de onun için değmez mi?" Seokjin Hyung bir defa daha beni süzerken yüzünü buruşturdu. "Aklımı karıştırma benim, Namjoon duysa nasıl da kızardı sana! Ah Namjoon, üzümlü kekim.." Anında yüzü düşünce, kıkırtımı saklama gereği duymadım. Barın olduğu kısımdan mavi-mor ışıklar süzülüyor, yüksek müzik sesi yerleri titretecek derecede sarsıcı geliyordu. Son bir defa daha iç çektim, tanrım... 

Heyecanım bütün vücuduma yavaş yavaş yayılıyordu. Başta kararlı ve cesurdum, ancak şimdi... bu durumdan pek emin değildim. "Seokjin Hyung, benim için çok ama çok hareketli bir şeyler çal." dedim sitem eder bir tavırla. Zaten öyle yapacağını biliyordum zira Kim Seokjin'in Gay Bar'ı asla sakin müzik çalmazdı. Benimki, kendime gelme ve -bir nebze de olsa- rahatlama çabasıydı. Seokjin Hyung, başıyla onaylayıp üzerimdeki deriyi son kez çekiştirdi. Deri tenime çarptığında acıyla inleyip kolunu çimdikledim, gülerek DJ'nin yanına gitti.

Gerisi tamamen bendeydi.

Çıplak ayaklarımla podyum kulisinin merdivenlerine doğru yavaşça yürüdüm. Birinci basamağı çıkarken, müzik sesi daha tok duyulur gibi olmuştu. Parmaklarım arasında tuttuğum tavşan tacını kafama geçirip saçlarımı düzenlerken, gözlerimi yavaşça kapatıp V'yi düşündüm. O tam burada, perdelerin arkasında, podyumun önünde oturacak ve dans edişimi; kıvrımlarımın her birini teker teker inceleyecekti. Defalarca çıplak gördüğüm, yüz hatlarını ezbere bildiğim ve neredeyse tapındığım adam... O buradaydı.

Vporn | taekook Where stories live. Discover now