"Kazanmak kalpte başlar"

922 49 46
                                    


Valizi açtığım gibi şok olmuştum çünkü içindeki kıyafetler bu dünyaya ait herhangi bir insana olamazdı. İçinden çıkardığım bir çift ayakkabının numarasına baktım.

48,5

Şu an kafamdan geçen tek şey acaba Shrek gerçek miydi? Ya da Hulk?

Hulk daha mantıklı geliyor.

Valizden çıkardığım bir nike tişörtü üstüme tuttuğumda bırakın elbiseyi battaniye gibiydi. Hangi insan evladına bu tişört tam olurdu ki?

Neyse dursun bari otobüs yolculuğuna çıkarsam Afyon'a gelmeden üstüme atarım.

Birkaç tane daha tişörtü kaldırdıktan sonra kırmızı bir formanın gözüme çarpmasıyla durakladım. Cavs forması? 16 numara. Formanın arkasını çevirdiğimde kocaman bir "OSMAN" yazısıyla karşılaştım.

Ay bir saniye ikinci bir şok geliyor şu an.

Hemen valizin kapağını kapatıp kenarında köşesinde bir iletişim kartı aradım. Şeffaf bölmenin içinde bir kart bulduğumda için rahatlamıştı.

Yurt dışı araması fena girmişti ama kendi valizimi de bulmalıydım. Hızlı bir şekilde numarayı tuşladım ve telefonu kulağıma götürdüm.

Bir üç dört saniye sonra telefon açıldı. "Efendim?"

"Alo? Kiminle görüşüyorum acaba?"

"Ben Ryan Hill, Cedi Osman'ın menajeriyim. Konu neydi?"

"Benim acil Cedi Osman ile görüşmem gerekiyor. Çok acil!"

"Kendisi şu anda uçakta. 3 gün sonra geri dönüyor. Siz bana söyleyin ben kendisine iletirim."

Hayda. Şimdi S I Ç T I K işte. Benim valiz kim bilir nerelere gitti acaba.

"Lütfen inince beni arayabilir mi? Ben onun yakın bir arkadaşıyım. İletirseniz çok sevinirim."

"Pekala, isminizi alabilir miyim?"

Kesinlikle beni tanımıyordu bu yüzden onun kız arkadaşlarından birinin adını kullanmalıydım. İnstagram'a hızlı bir bakış veeee evet!

"Deniz. İsmim Deniz."

"Kendisine ileteceğim. İyi günler."

Mission Compleated.

Şimdi neden valiz olayını menajerine söylemediğim konusu var ama sorun şu ki bunu menajeriyle konuşsam pek takmaz. Genelde bu oyuncuların 988787879 tane forması ve eşyası olduğu için fazla sallamıyorlar fakat önemli olan şey benim valizim.

Şu anlık evin içinde olduğum için yapıcak bir şey yok diyerek üstüme battaniyelerden, pardon tişörtlerden birine geçirdim ve Ezgi'nin dolabından 1 tane şort aldım. Bu şortların bir bacağına benden koloni tane girer de.

Yavaş adımlarla mutfağa doğru ilerledim ve farkettiğim şeylerden biri tişört çok güzel kokuyordu. Yemekten sonra valizi biraz daha karıştırıp o parfümü bulacaktım. Nihahahahaha.

Ezgi kekosu yemek olarak makarna yaptığında ona "Gerçekten mi?" diyerek baktım. Silah zoruyla makarnaya sos yaptırdıktan sonra yemek yerken olanları ona anlattım ve bana aynen şu tepkiyi verdi. "Hadi len ordan."

Teşekkür ederim ezgi bende senin an...

Anlayışın için teşekkür ederim. (happy face)

**********

Bir iki saat sonra Ezgi ile birlikte yasak elma izlerken telefonum çaldı. Bilinmeyen numara ve +1 ile başıyor.

Tamam, başlıyoruz.

Kendimi boş bir odaya attıktan sonra telefonu açtım. "Alo, Deniz? Ne oldu, bana ulaşamayınca şimdi menajerlerime mi sardın? Bu konuyu seninle 100 kere konuştum. Bitti!"

Tamam Deniz değildim ama Deniz adına üzülmediğim anlamına gelmiyordu bu.

"Alo? Cedi Osman sensin değil mi?"

"E-evet ama sen Deniz değilsin. Denizin sesi böyle değil ki."

Derin bir nefes verdim. "Cedi, valizini açabilir misin lütfen?"

"Efendim?"

"Valizini açar mısın?"

"Kimsin bilmiyorum ama beni gerçekten çok uğraştırıyorsun."

Arkadan bir sürü söylenme ve fermuar sesleri geldiğinde gerçekten açtığını anlamıştım.

"Bir saniye. Bunlar kimin eşyası? Benim kıyafetlerim nerede?"

Üstümdeki tişörte bakıp gülümsedim.

"Valizler karışmış. Kıyafetlerin bende. Hatta bir tişörtünü giymek zorunda kaldım."

"Sen, Duru Yılmazer'sin, değil mi?"

"Evet o benim. Ama eşyalarımı fazla karıştırmazsan sevinirim."

"Yok canım, ne demek."

Tamam fazla güzel gülüyor ama no düşmek no düşmek.

" Bu arada eşyalarına çok ihtiyacın varsa senin için Miami'ye bir uçak bileti ayarlayabilirim. Tam emin değilim ama burada işlerim uzun sürecekmiş gibi görünüyor."

Kıyafet olarak Ezgiden keklenebilirdim ama bilgisayarım, şarj cihazlarım, kişisel bakım ürünlerim ve hediyeler valizdeydi. Yiyecek olduğu için fazla beklemeden tüketilmesi gerekiyordu.

"Çok acil olmasa sorun değildi ama alabilirsem gerçekten çok iyi olur."

"Tamam, yeni gelmişsin biraz dinlen. Yarın sabah 12'ye alıyorum . Elektronik bileti whatsapptan atarım şimdi."

"Teşekkür ederim Cedi. Bu arada tişörtünü çalsam senin için sorun olur mu? "

"Hayır." kıkırdadı. "Tabikide giyebilirsin Duru."

Yaaaaaaaaa Duru'n seni ham yapsın mı?

Şaka şaka. Şıkaaaa yabdım.

"İyi geceler."

"Sana iyi geceler. Yarın görüşürüz."

Allahım neyin içine düştüm ben?

Lottery | Cedi OsmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin