"Makarna yapacağım diye 3 tane tencereyi yakmasaydın dediklerine üzülebilirdim, Derin."

Derin sırıtarak konuşmama dil çıkarırken Eymen araya girdi.

"Derin ben de yemek yapmayı bilmiyorum güzelim biz hepten aç kalırız, ne olur öğren."

Derin sevimli bir gülümsemeyle başını sallarken lafın yine bana dönmesi ihtimaline karşı onların yanından uzaklaşıp mangalı yelleyen Meriç'in yanına gittim.

"Derin'in dediği bi tam bir eniştesin şuan."

Dediğime gülüp başını salladı.

"Vallahi bu gidişle açacağım bir et lokantası. Babamla rakip olurum. Bu kadar yetenek boşuna gitmemeli."

"Siz çalışmaya devam edin köleler. Bizde açık havanın tadını çıkaralım."

Eymen, domates doğrayan Derin'in yanına gidip elinden tuttu ve az ileride kurduğumuz hamağın yanına gitti.

"Kayınço, sallasana bizi be."

Eren sinirle onlara bakıp sabır çekti.

"Allah'ım sabır ver asacağım şimdi onu ağacın birine."

Onun kıskanç tavırlarına gülerken kısa süre içinde yemeklerimizi hazırlamış ve tabir-i caizse hayvan gibi yemiştik. Hepimiz yemek yemeği çok seviyorduk ve yediğimiz şeylerle bir ordu doyardı.

Yediklerimizi toparladıktan sonra Eren, Ada, Ayaz ve Defne yürüyüşe çıkarken biz de hamakta sallanmak için o tarafa ilerlemiştik.

"E bizde biraz gezinelim bari. Hem belki sizde biz dönene kadar sevgili olursunuz."

Derin sırıtarak Deniz ve Sevde'ye döndüğünda güldük.

"Aynen kanka siz dönene kadar evleniriz bile."

Sevde dalgayla konuştuğunda shipper duydularım coşmuştu.

"Deniz bak bu kızı alman lazım kanka. Gruba başka insanlar girmemesi ve soyumuzun devam etmesi için bu şart. Töreler böyle emreder oğul.."

Eymen salak bir dramla uzaklaşırken onlara gülüp hamağa oturduk.

"Şuradan bir arsa alsak,"

Meriç'in kendi kendine konuşmasıyla başımı kaldırıp hafifçe ona baktım.

"Buralar ileride çok değerlenir vallahi. Alalım bi arazi, ev falan yaparız. Off çok iyi fikir lan. Ulan Meriç, arada kafan çalışıyor."

Gülerek konuştum.

"Bölüyorum konuşmanızı ama ne planı yapıyorsun?"

"Geleceğimizin planını."

Haydaa, gene düştük iyi mi..

"Bu arazi çok değerlenir. Alalım komple burayı, ev yapalım. Şehirden de uzak, akraba derdi olmaz. Zaten bayramlarda akrabalara gitmekten nefret ediyorum. Kesin çözüm."

Gülüp omzuna vurdum.

"Bayağı iyi plan kanki. Yüzde yüz yaşanır bu."

"Gerçekten bak yapalım bunu. Harika plan."

Göz devirip güldüm. Uzun süre hamakta sallanıp anın tadını çıkartmıştık. Temiz havayla iyice mayışırken gözlerim uykuya direnmekte zorluk çekiyordu.

"Hadi voleybol oynayalım!"

Ada'nın neşeli sesi uykumu açarken piknik kurallarına uyarak hamaktan kalktık ve bizimkilerin yanına ilerledik. Az ileride voleybol oynamak için bir file vardı. Topumuzu alıp oraya gittiğimizde takımları seçip dağıldık.

Aklımdasın || TEXTİNGWhere stories live. Discover now